Kıdem Tazminatı Nedir? Nasıl Hesaplanır?

Kıdem Tazminati Nedir? Nasıl Hesaplanır?

İşçi ve işveren arasında kurulan iş akdinin herhangi bir sebeple sonlanması durumunda her iki taraf için de bazı sorumluluklar ve haklar ortaya çıkar. Taraflar arasındaki iş ilişkisi bittiğinde doğan bu haklardan biri de kıdem tazminatıdır. İşten ayrılan taraf için sosyal bir güvence olan kıdem tazminatı hakkında bilgi sahibi olmak geleceği planlayabilmek açısından önem taşır.

Kıdem Tazminatı Nedir? Nasıl Hesaplanır?

Kıdem Tazminatı Nedir?

Çalışanın mevcut işyerinden ayrılması durumunda geçmiş hizmetlerinin karşılığı olarak işverenin ödemekle yükümlü olduğu toplu paraya kıdem tazminatı denir. Şartları 4857 sayılı İş Kanunu ile belirlenmiş olan kıdem tazminatı, işçinin çalıştığı süre karşılığında almaya hak kazandığı bir tazminat türüdür. Bu tazminata hak kazanabilmek için kanunda belirtilen şartları karşılamak gerekir.

Kıdem Tazminatı Alabilmenin Şartları

Kıdem tazminatı kazanabilmek için İş Kanunu’nda karşılanması gereken üç temel şart belirlenmiştir. Bu şartlardan ilki 4857 sayılı İş Kanunu’na göre işçi olma koşuludur. Kanun kapsamında işçi sayılabilmek için çalışan ve işveren arasında yazılı ya da sözlü olarak bir iş sözleşmesi gerçekleştirilmiş olmalıdır. Bazı iş kollarında çalışanlar ve mesleği yapanlar kanunda belirlenen işçi kategorisinde yer almaz ve kıdem tazminatı almaya hak kazanamaz. Bu iş ve meslek grupları şu şekilde sıralanır:

  • Hava ve deniz taşıma işlerinde görev alanlar
  • Aile ekonomisi sınırları içinde kalan tarımla ilgili her çeşit yapı işlerinde çalışanlar
  • Bir ailenin üyeleri ve 3. dereceye kadar ( 3. derece dahil olmak üzere) hısımlar arasında dışardan başka biri kayılmayarak evde ve el sanatlarının yapıldığı işlerd çalışanlar
  • Ev hizmetlerinde çalışanlar
  • Çıraklar
  • Sporcular
  • Rehabilite edilenler
  • 50'den az işçi çalıştırılan (50 dâhil) tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde veya işletmelerinde görev yapanlar

Temel şartlardan diğeri en az bir yıl süre ile çalışma koşuludur. Tazminatı talep edebilmeniz için aynı işverene ait işyerlerlerinden birinde en az bir yıl süreyle çalışmış olmanız gerekir. Belirtilen süreden daha kısa çalışanlar tazminata hak kazanamaz.

Kıdem tazminatı hakkı doğması için işçi ve işveren arasındaki sözleşmenin haklı fesih koşullarına uygun olacak şekilde sonlandırılması gerekir. Bu koşullar kanunda net bir şekilde belirtilmiş olmasına rağmen taraflar arasında anlaşma sağlandığı sürece tazminat işçiye ödenebilir.

Kanunda yer verilen haklı fesih koşulları şu şekilde sıralanır:

  • İşin yapılması işin özelliğinden dolayı çalışanın sağlığı ve yaşayışı için tehlike oluşturduğunda iş akdi feshedilebilir. İşçi tam teşekküllü bir devlet hastanesinden sağlık raporu alarak bu durumu ispatlamalıdır.
  • Çalışanın sürekli görüşme halinde olduğu işveren ya da iş arkadaşının bulaşıcı hastalık veya çalışanın işi ile bağlantılı olmayan bir hastalığa tutulması durumunda sözleşme sonlandırılabilir.
  • İşçinin sahip olduğu temel haklar ya da yan hakların zamanında karşılanmaması iş akdinin feshi ve kıdem tazminatı için geçerli bir sebeptir.
  • İşveren tarafından hakarete uğrayan, tehdit edilen, cinsel taciz ya da mobbinge uğrayan işçi, sözleşmeyi sonlandırma ve kıdem tazminatı alma hakkına sahiptir.
  • Askerlik görevini yerine getirmek için görevinden ayrılan çalışan kıdem tazminatı alabilir.
  • Mevcut iş yerinin daha uzak bir bölgeye taşınması, çalışanın bulunduğu pozisyonunun düşürülmesi, çalışma saatlerine olağan dışı değişikliğe gidilmesi gibi çalışma koşullarında yapılan esaslı değişiklikler taraflar arasında anlaşmanın sonlandırılması ve kıdem tazminatı için dikkate alınabilir.
  • Yasal olarak emeklilik zamanı gelen bir işçi kıdem tazminatı almaya hak kazanır.
  • Evlenen bir kadın çalışan, evlendiği tarihten başlamak üzere 1 yıl içinde görevinden ayrılmak isterse kıdem tazminatı alabilir.
  • Sendika yöneticisi olan bir işçi iş akdini sonlandırırsa tazminat alabilir ya da iş sözleşmesini askıya alabilir.
  • Çalışanın ölmesi durumunda mirasçılar işverenden kıdem tazminatı talep edebilir.
  • Kanunda parça başı iş yapanlar için de kıdem tazminatı hakkı korunur. Bu işçilere daha düşük ödeme yaparak işten ayrılmasını sağlamak için az miktarda iş verilmesi durumunda çalışan anlaşmayı bitirebilir ve kıdem tazminatı alabilir.

Kıdem Tazminatı Nasıl Hesaplanır?

Kıdem tazminatı hesaplama için çalışanın işe girdiği ve işten çıktığı tarihler arasındaki süreyle birlikte brüt maaşı baz alınır. Brüt maaş yemek, yakacak yardımı ve yol gibi sürekli yapılan yan ödemelerin eklenmesiyle giydirilmiş brüt maaş olarak hesaplanır.

İşçinin çalıştığı her bir yılın süresi ile son ödenen giydirilmiş brüt maaş çarpılarak hak kazanılan tazminat miktarı belirlenir. Bu işlem sırasında yıl kesirleri de dikkate alınmalıdır. Arta kalan aylar güne çevrildikten sonra son brüt tutar 365’e bölünür ve böylece günlük ücret hesaplanır. Çalışma süreleri güne çevrilerek günlük ücretle çarpılır.

Kıdem tazminatında yıllık olarak taban ve tavan miktarı belirlenir. Hesaplanan tazminat tutarının yıllık tavan miktarını aşmaması halinde yalnızca damga vergisi kesilir. Tavan miktarı aşılırsa ve işveren aşan tutar için de ödeme yapacak ise gelir vergisi kesintisi yapılır. Kesilecek olan bu gelir vergisi, mevcut biriken vergi matrahına göre %15 ile % 40 arasında değişiklik gösterebilir.

Örnek vermek gerekirse; aynı iş yerinde tam olarak altı yıl görev almış ve son brüt maaşı 30.000 TL olan bir işçi, haklı sebeplerle iş akdinin feshedilmesi halinde yaklaşık olarak 180.000 TL kıdem tazminatı almaya hak kazanır.

Orka IK Yönetimi

Siz de işe başlama ve ayrılma tarihi, son brüt maaş, kümülatif vergi matrahı bilgileriyle hak edilen kıdem tazminatını yaklaşık olarak hesaplayabilirsiniz. Daha profesyonel bir IK yönetimi için Orka Bilgisayar uzmanlarından destek alabilirsiniz.

maaş bordrosu

Maaş Bordrosu Nedir? Nasıl Hazırlanır?

Maaş bordrosu, çalışanların aldıkları ücretin yasal kaydını tutan resmi bir belgedir. Çalışanların ücret bilgilerinin doğru ve şeffaf şekilde kaydedilmesi, hem mali denetimlerde hem de yasal yükümlülüklerin yerine getirilmesinde kritik öneme sahiptir. Maaş bordrosu düzenleme işlemi, çalışanların aldıkları ödeme miktarını ve yapılan kesintileri belgelendirir, bu sayede hem çalışan hem de işveren için güvenli referans noktası sunar. Aynı zamanda işçi haklarının korunmasında ve maaşla ilgili herhangi bir anlaşmazlık durumunda, kanıt olarak kullanılabilir.

maaş bordrosu

Maaş Bordrosu Nedir?

Maaş bordrosu, bir işverenin çalışanına belirli bir ödeme dönemi için yapılan ödemelerin ve kesintilerin detaylı bir dökümünü sağlayan resmi bir belgedir. Ay sonunda çalışanlara verilen belge çalışanın brüt maaşı, yapılan vergi kesintileri, sigorta primleri, varsa fazla mesai ücretleri ve diğer tüm ilgili kesintileri içerir. Maaş bordrosu, çalışanın ne kadar ve neden ödeme aldığını anlamasına yardımcı olur.

Maaş bordroları, bir çalışanın ücretinin doğru bir şekilde belgelenmesi, gelecekte referans olarak kullanılması amacıyla hazırlanır. İşverenler, muhasebe departmanları, insan kaynakları bölümleri gibi kurumsal yapılar tarafından düzenlenerek çalışanlara imzalatılır. Maaş bordrosunun düzenli olarak kaydedilmesi, hem işverenin hem de çalışanın yasal haklarının korunmasında önemli bir rol oynar. Ayrıca bordro, çalışanın emeklilik planlaması, kredi başvuruları gibi finansal işlemlerinde de kullanılabilen önemli bir belgedir.

Maaş Bordrosu Ne İşe Yarar?

Maaş bordrosu, hem işveren hem de çalışan açısından birçok önemli işleve sahiptir. Maaş bordrosu hesaplama temel fonksiyonlarını aşağıda bulabilirsiniz:

  • Maaş bordrosu, çalışanların aldıkları brüt ücret, vergi, sigorta primleri, emeklilik katkıları gibi kesintiler ve net alacakları konusunda tam şeffaflık sağlar. Çalışanların maaş hesaplamalarını anlamalarına ve herhangi bir hata veya yanlış anlama durumunda sorgulamalarına olanak tanır.
  • İşverenler için maaş bordrosu düzenleme, çeşitli yasal yükümlülükleri yerine getirme açısından zorunludur. Bordro, çalışanlara karşı yasal sorumluluklarını yerine getirdiklerini kanıtlama aracı olarak hizmet eder.
  • Maaş bordroları, hem işverenler hem de çalışanlar için önemli bir kayıt tutma aracıdır. İşverenler için mali denetimlerde, çalışanlar için ise emeklilik planlaması, vergi beyannamesi, kredi başvuruları gibi finansal işlemlerde gerekli bir dökümandır.
  • Maaşla ilgili çıkabilecek anlaşmazlıklarda, maaş bordrosu önemli bir kanıt olarak kullanılabilir. Çalışanların haklarının korunmasında ilk başvurulan belgelerden biridir.
  • Hem çalışanlar hem de işverenler için maaş bordrosu, bütçe planlaması ve finansal yönetimde kritik rol oynar.
  • Maaş bordrosunun düzenli ve şeffaf bir şekilde sağlanması, çalışanların işverenlerine olan güvenini artırarak iş yerinde genel memnuniyeti ve motivasyonu olumlu yönde etkiler.

Maaş Bordrosu Nasıl Hesaplanır?

Maaş bordrosu hesaplama süreci, çalışanın anlaşmalı brüt maaşı ile başlar. Bu maaş, iş sözleşmesinde belirtilen temel ücretin yanı sıra fazla mesai, primler ve diğer ek ödemeleri de içerebilir. Brüt maaş, çalışanın o dönem için hak ettiği toplam ödemenin temelini oluşturur.

Brüt maaştan yapılan kesintiler, çalışanın net maaşını belirleyen önemli faktörlerdir. Bu kesintiler arasında gelir dilimine göre değişen %15 ile %35 arasında değişen gelir vergisi bulunur. Üstüne yaklaşık %1 oranında işsizlik sigortası kesintisi yapılır. Çalışanın brüt maaşının belirli bir yüzdesi, genellikle %14 civarında, sağlık ve emeklilik sigortası için kesilir. Tüm kesintiler brüt maaştan düşüldükten sonra elde edilen miktar, çalışanın eline geçen net maaşıdır. Net maaş, çalışanın o ödeme dönemi için alacağı gerçek ödeme miktarını yansıtır.

Maaş Bordrosu Nasıl Hazırlanır?

Maaş bordrosu hazırlama, temelde resmi bir belge oluşturma işlemi olduğu için belirli standartlara uyması gerekir. Maaş bordrosu düzenleme işlemi, işletmenin politikalarına, çalışanların özlük haklarına ve yasal gerekliliklere göre farklı şekillerde yapılabilir. Maaş bordrosu hazırlarken aşağıdaki şartlara dikkat edilmesi gerekir.

  • Çalışanın tam adı, pozisyonu, departmanı ve bordronun ilgili olduğu ödeme dönemi gibi temel bilgiler açıkça belirtilmelidir.
  • Çalışma süresi, mesai saatleri ve varsa fazla mesai saatlerinin detaylı bir şekilde hesaplanması önemlidir.
  • Hazırlanan bilgiler, resmi maaş bordrosu formatı kapsamına uygun olarak düzenlenir.
  • Varsa yapılan kesintilerin her biri için yasal dayanak ve hesaplama yöntemi açıkça yazılmalıdır.
  • Çalışanın eline geçen net maaş miktarı, bordronun en belirgin bölümünde gösterilmelidir.
  • Maaş bordrosu, işveren veya yetkili personel tarafından kontrol edilir ve onaylanır.
  • Onaylanan maaş bordrosu, çıktısı alınarak ilgili çalışana imzalatılır ve bir kopyası işveren tarafından saklanır. İmzasız bordrolar resmiyet kazanmaz.
  • Bordro sadece kağıdın ön yüzüne yazılmalıdır. Arka yüz boş bırakılmalıdır. Eğer birden fazla sayfa gerekiyorsa her sayfa numaralandırılmalıdır.
  • Her maaş bordrosunun bir kopyası, olası denetimler veya gereksinimler için arşivlenir.

Maaş Bordrosu Nereden Alınır?

Maaş bordrolarını doğrudan işverenlerinin insan kaynakları veya muhasebe departmanlarından alabilirsiniz. Bu departmanlar, her ödeme döneminin sonunda çalışanlara fiziksel veya dijital olarak bordro sağlar. Bir diğer yöntem ise e-devlet portalını kullanmaktır:

  • Tarayıcınız üzerinden e-Devlet Kapısı web sitesine giderek işleminize başlayabilirsiniz.
  • C. kimlik numaranız ve e-Devlet şifreniz ile sisteme giriş yaparak kimliğinizi doğrulamanız gerekir. Alternatif olarak mobil imza, elektronik imza veya internet bankacılığı gibi diğer kimlik doğrulama yöntemlerini de kullanabilirsiniz.
  • Maaş bordronuzu görmek için Maliye Bakanlığı Maaş Bordrosu Sorgulama hizmetini kullanabilirsiniz.
  • Kurumun hizmetleri arasından maaş bordrosu seçeneğine tıklayarak gerekli bilgileri girebilir, sorgulamanızı tamamlayabilirsiniz.
  • Sorgulama sonucunda çıkan maaş bordrosu örneği dosyasını görüntüleyebilir ve isterseniz PDF formatında indirebilirsiniz.
orka-toplu-is-sozlesme

Toplu İş Sözleşmesi Nedir?

Ülkemizde faaliyet gösteren büyük ölçekli firmalar için toplu iş sözleşmeleri oldukça önem taşır. İşveren ve işçi arasında düzenlenen ve sonuçları bakımından ciddi yaptırımlara tabi olan toplu iş sözleşmelerinin dikkatle ele alınması gerekir. İki taraf arasında gerçekleştirilen sözleşmeler işçi ve işverenin temel çalışma şartlarını belirleme ve haklarını güvence altına alma gayesiyle yapılır. Peki, toplu iş sözleşmesi nedir, nasıl yapılır ve türleri nelerdir? Bu yazımızda büyük şirketlerin en önemli konularından olan toplu iş sözleşmesi hakkında merak edilen detayları bulabilirsiniz. İşçi sendikası ile işveren sendikası arasında yapılan iş sözleşmelerine toplu iş sözleşmesi denir. Sözleşmede işveren sendikası yerine direkt olarak işveren de bulunabilir. İşveren herhangi bir sendikaya bağlı olma zorunluluğuna sahip değildir. Sözleşmenin ana amacı iki taraf arasındaki hizmet ilişkisini belirli kurallar çerçevesine oturtmaktır. Sendikaların dahil olduğu toplu iş sözleşmesi çoğunlukla işçinin lehine kararları olan bir anlaşma niteliği taşır.

Toplu İş Sözleşmesi Nasıl Yapılır?

İşveren, herhangi bir sendikaya bağlı olduğu zaman o sendika üzerinden toplu iş sözleşmesi yapma hakkı kazanır. Belli bir sendikaya bağlı olmadan hareket eden işveren ise direkt olarak işçi sendikası ile masaya oturup sözleşme yapabilir. Toplu iş sözleşmesi hukuki anlamda ve doğurduğu sonuçlar bakımından oldukça detaylı bir şekilde düzenlenmesi gereken bir anlaşmadır. Bu nedenle sözleşmelerin alanında deneyimli ve iş hukuku kurallarına hakim avukatlarla birlikte yapılması son derece önemlidir.

Toplu iş sözleşmesi hem işçi hem de işverenin en temel anayasal haklarından birini oluşturur. Bu anlaşma, özellikle bireysel sözleşmeler üzerinden işveren karşısında güçsüz duruma düşebilecek olan işçileri daha güçlü bir pozisyona taşıma görevi görür. Sendikalar aracılığıyla gerçekleştirilen sözleşmeler işçilerin haklarını koruma altına almaya yardım eder. Bu sözleşme çerçevesinde ekonomik ve sosyal şartların yanında ana çalışma prensipleri de belirlenerek güvence altına alınır.

Toplu İş Sözleşmesi Türleri

Toplu iş sözleşmeleri taraflara göre ve tarafların taşıdığı özelliklere göre olmak üzere ikiye ayrılır. Taraflara göre yapılan toplu iş sözleşmeleri iki şekilde gerçekleşir:

  • İşçi sendikası ile işveren sendikası arasında yapılan sözleşmeler
  • İşçi ile herhangi bir sendikaya üye olmayan işveren arasında yapılan sözleşmeler

Yukarıdaki sözleşmeler prosedürleri bakımından bazı farklılıklara sahip olsa da içerik anlamında aynı şekilde düzenlenen sözleşmelerdir. Tarafların taşıdığı özelliklere göre yapılan sözleşmeler ise üçe ayrılır:

  • İş yeri toplu iş sözleşmesi
  • İşletme toplu iş sözleşmesi
  • Grup toplu iş sözleşmesi

İş yeri toplu iş sözleşmesi düzenlemek için mevcut iş yerinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasının sendikaya üye olması gerekir. Stajyer veya çırak statüsündeki kişiler sözleşmeye dahil edilmezken, kısmi veya belirli bir süre ile şirkette çalışan işçiler sözleşme kapsamına girer.

İşletme toplu iş sözleşmesi ise işletmedeki işçilerin en az yüzde 40’ının sendikaya üye olduğu durumlarda gerçekleştirilir. İşverenin birden fazla şubesi olan bir iş yeri varsa sadece bir şubede çoğunluğu sağlayan bir işletme sözleşmesi yapmak mümkün değildir. Yani tüm şubelerdeki işçilerin yüzde 40 çoğunluğu sağlaması durumunda işletme sözleşmesi yapılabilir.

Grup toplu iş sözleşmesi, birden fazla işverenin tek bir sendikaya bağlı olduğu durumlarda ve aynı iş alanında faaliyet göstermesi sonucu işçi sendikası ile yaptığı sözleşmelerdir. Bu anlaşmada işvereni temsil eden taraf ya işverenin kendisi ya da işveren sendikası olmalıdır.

Siz de toplu iş sözleşmelerinde yukarıdaki hususları dikkate alarak deneyimli avukatlar aracılığıyla sözleşmelerinizi düzenleyebilirsiniz. Orka Bilgisayar’ın sektörünüze özel insan kaynakları yazılım programlarından yararlanarak süreçleri verimli hale getirebilir, dilerseniz e-Fatura e-Defter e-SMM gibi dijital dönüşüm hizmetlerinden de faydalanabilirsiniz.

orka-devlet-tesvik

Girişimcilere Verilen Devlet Teşvikleri Nelerdir?

Fransızca “entreprendre” sözcüğünden türeyen ve Türkçe karşılığı “üstlenmek” olan girişimcilik kavramı bir değer yaratma süreci olarak tanımlanır. Girişimciler ekonomik risklerin yanı sıra psikolojik ve sosyal riskleri göze alır, zaman ve çaba harcayarak iş fırsatlarını projeye dönüştürmeyi hedefler.

Girişimcilik ülke ekonomisine katkı sağlayan, istihdamı artıran ve katma değerli ürün ortaya çıkaran bir faaliyet olduğu için devlet tarafından da desteklenir. Türkiye’de devlet destekli çoğu girişimci teşvikleri Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEP) tarafından projelendirilir. Girişimcilik faaliyetleriyle ülke ekonomisine katkı sağlamak isteyen kişiler birçok farklı açıdan desteklenir. Devlet destekli girişimcilik teşvikleri eğitim ve vergi muafiyetinin yanı sıra kredi desteği olarak da verilir. AR-GE çalışmaları, yerlileştirme, büyüme ve uluslararasılaşma desteklerine ek olarak rehberlik ve danışmanlık hizmetleriyle de girişimcilerin faaliyetlerine katkı sağlanır. Bu desteklerin arasında kredi ve geri ödemesiz finansal teşvikler en merak edilen konular arasındadır.

Devlet Girişimci Destekleri

Devlet girişimci teşvikleri 2023 yılında aktif olarak 3 farklı projeye bağlı olarak verilir. Daha önceleri verilen Girişimcilik Destek Programı 2019 başı itibariyle sonlandırılmıştır.

Geleneksel Girişimcilik Destek Programı yeni kurulan işletmelerin müşteri portföyü oluşturma ve sistem oturtma sürecinde yaşadığı finansal zorlukları engellemeyi hedefler. İlk kez kurulan işletmelerin uzun süre hayatta kalıp gelişebilmesi için girişimci teşvikleri verilir.

İleri Girişimcilik Destek Programı ülke ekonomisine stratejik olarak yüksek değer katma potansiyeli olan ve belli alanlarda faaliyet yürüten yeni kurulmuş işletmelere verilir. Teknoloji, tarım, hayvancılık, tekstil, ahşap, kağıt, petrol ürünleri, maden ürünleri ve yapı ürünleri gibi birçok farklı sektörde üretim ve AR-GE çalışmaları yapmak için kurulan işletmeler bu destekten yararlanabilir.

İş Planı Ödüllü Destek Programı ile girişimcilik faaliyetlerinin desteklenmesi için düzenlenen yarışmalar sonucunda başarılı olan proje ve fikirlere özel destekler ve geri ödemesiz ödüller verilir.

  • KOSGEP ve üniversite işbirliği ile örgün eğitim süresince girişimcilik dersi alan öğrenciler için yarışmalar düzenlenir. Birinci, ikinci ve üçüncü olan projeler nakdi destek ödülü alırlar.
  • KOSGEP tarafından düzenlenen yada kabul gören farklı kurum ve kuruluşlar tarafından açılan yarışmalarda dereceye giren proje sahiplerine faaliyete başlamaları halinde nakdi ödül verilir.
  • Yurtdışı yarışmalarında derece almış projelerin Türkiye’de uygulanması yani millileştirilmesi için nakdi ödül verilir.

Girişimcilere Devlet Desteği Şartları

Girişimcilere devlet desteği şartları proje bazlı bazı farklar içerse de aynıdır. Adayların Girişimcilik Eğitimi sürecini başarıyla tamamlaması, işletmelerin gerçek ya da tüzel kişiler olarak açılması, işletmenin Kobi Bilgi Sistemi’ne kayıtlı olması ve programa başvuru öncesi en çok 1 yıl içerisinde kurulmuş olması gerekir.

İleri Girişimcilik Destek Programı başvurularında farklı olarak şu koşulları aranır:

  • Girişimcinin işletmede kurucu ortak payı en az %50 olmalıdır.
  • Girişimci Programı Faaliyet Konuları Tablosu ile belirtilen alanlarda faaliyet göstermelidir.

Başarı için Girişimcilik Eğitimi

Geleneksel Girişimci Eğitimi ve İleri Girişimci Eğitimi olarak iki farklı statüde ücretsiz olarak tüm girişimcilere uzaktan eğitim imkanı sunulur. Bu eğitimler faydalı bir proje olmanın yanı sıra teşviklerden yararlanabilmek için de bir zorunluluktur. Girişimcileri iş kurma ve yürütme sürecinde başarılı olmaları için eğitmek amaçlanır.

Siz de aklınızdaki projeyi hayata geçirmek istiyor ya da yeni kurduğunuz işletmenizi büyütmek için uğraşıyorsanız bu eğitimlere katılabilir, desteklere başvuru yapabilirsiniz. Ayrıca dijital dönüşüm sürecinde sizden istenecek olan e-Fatura, e-Defter, e-İrsaliye gibi elektronik belgeleri Orka entegratörlüğünde düzenleyebilirsiniz. Şimdi Orka online ön muhasebe modülleri ile tanışarak dijitalleşen dünyada işletmenize değer kazandırabilirsiniz.

orka-gecici-vergi

Geçici Vergi Nedir?

Türk Vergi Kanunları uyarınca ödenmesi gereken vergi türlerinden biri de geçici vergidir. Bu vergi türü peşin vergi adı ile de bilinir. Geçici vergi ödemeleri her yıl güncellenen oranlar baz alınarak hesaplanır. Vergi mükellefi olanlar geçici vergi beyan etmemesi durumunda çeşitli cezai müeyyidelerle karşı karşıya kalabilir. Bu vergi türünde dönemsel kazançlar esas alınır ve vergi bu rakamlar üzerinden hesaplanarak ödenir. Peki, geçici vergi nedir, geçici vergi hesaplama süreci nasıldır ve geçici vergi ne zaman ödenir? Gelin geçici vergi hakkında bilinmesi gereken tüm detaylara birlikte yakından bakalım.

Geçici Vergi Nedir?

Kurumsal vergi mükellefleri, serbest meslek sahipleri ve gerçek usul düzenine göre kazanç sağlayan kişilerin, gelir ve kurumlar vergisini üçer aylık cari dönem kazançlarına göre peşin olarak ödemesine geçici vergi denir. Başka bir ifade ile ise geçici vergi, gelir ve kurumlar vergisi adına tüm yılın hesaplamaları yapılmadan üçer aylık sürelerde oluşan kazançların önden peşinen ödenmesidir. Bu sebepten ötürü bu vergi türüne peşin vergi de denir.

Geçici Vergi Nasıl Hesaplanır?

Geçici vergi oranları her sene değişen rakamlar üzerinden ödenen bir vergi türüdür. Üçer aylık dönemler şeklinde belirlenen kȃr/zarar durumlarına göre ödemesi yapılan geçici vergide bir önceki dönem hesaplanan vergi oranı beyannameden düşülür.
2023 yılına göre geçici vergi oranları,

  • Gelir vergisi mükellefleri için yüzde 15,
  • Kurumlar vergisi mükellefleri için yüzde 20

şeklinde belirlenmiştir.
Geçici vergi de tıpkı diğer vergiler gibi beyan edilmelidir. Bu verginin beyannamesinde mükellefin durumuna göre ek belgeler de gerekebilir. Serbest meslek sahipleri beyannamelerine ek olarak kazanç bildirimi eklemelidir. Kurumlar vergisine tabi olan ve bilanço defteri tutan mükelleflerin gelir tablosunu beyan etmesi gerekirken işletme defteri tutmakla yükümlü olan mükellefler ise beyan sırasında hesap özeti tablosunu da Gelir İdaresi Başkanlığı’na sunmalıdır.

Geçici Vergi Ne Zaman Ödenir?

Geçici vergi ödemeleri Gelir Vergisi Kanununun 120. maddesi uyarınca belirlenir. Kazanç belirleme işleminde dönemsellik ilkesine uyulması önem taşır. Mükellefler, ilgili hesap döneminin 3, 6, 9 ve 12 aylık mali tablolarına göre hesaplama yapmalı ve beyanname vermelidir. Örneğin, gelir vergisi mükellefi olan Ahmet Bey; Ocak, Şubat ve Mart ayı dönemindeki 1500 TL kȃrı için bu tutarın yüzde 15’i olan 225 TL’yi ilk 3 ay için ödeyecektir. Ahmet Bey, diğer 3 aylık dönemlerde de kazançlarını bu şekilde beyan edip düzenli olarak ödediği takdirde yıl içinde parça parça ödeme yaptığı için yıl sonunda gelir vergisi ödemesi yapmayacaktır. Yani geçici vergisini düzenli olarak ödeyen mükelleflerin gelir vergisi yıllık vergi tutarından düşülür.

Geçici Vergi Kimler Verir?

Yukarıda da belirtildiği gibi geçici vergi vermekle yükümlü olan kişiler; serbest meslek sahipleri, kurumlar vergisi mükellefleri ve gerçek usulde faaliyet gösteren ticari kazanç erbaplarıdır. Kazanç üzerinden 3’er aylık dönemler halinde ödenen bu vergi aslında gelir vergisi dışında bir vergi olarak görülmemelidir. Ücret geliri kazananlar, basit usulde vergilendirilen mükellefler, zirai kazanç sahipleri ve vergiden muaf olan serbest meslek sahipleri ise geçici vergi ödemez. Geçici verginin yüzde 10’u aşan bir oranda eksik bildirilmesi durumunda mükellefe vergi cezasının yanı sıra ilgili tutar üzerinden gecikme faizi de uygulanır.
Siz de geçici vergi mükellefi iseniz kazançlarınız üzerinden 3’er aylık dönemlerde beyanname sunarak ödemelerinizi eksiksiz bir şekilde gerçekleştirmeli ve ödemelerinizi gelir vergisinden düşmelisiniz. Orka Bilgisayar’ın kurumsal muhasebe ve yazılım programlarını kullanarak tüm gelir/gider ve vergi akışınızı kolayca takip edebilir ve muhasebe işlemlerinizi verimli bir biçimde yönetebilirsiniz. Ayrıca şirketinizin dijital dönüşüm süreci için Orka Bilgisayar tarafından sunulan e-Fatura, e-Defter, e-SMM gibi hizmetlere de göz atabilirsiniz.

orka-huzur-hakki

Huzur Hakkı Nedir? Nasıl Hesaplanır?

Şirketlerin en iyi performansa ulaşması ve doğru şekilde yönetilmesi için üst yönetim kadrosu tarafından düzenli olarak kararlar alınır. Firmalarda sürekli olarak yapılan toplantı ve görüşmeler sonucunda üst yönetim tarafından alınan birtakım şirket kararları ise huzur hakkı kavramını doğurur. Şirketin önde gelenleri tarafından alınan kritik kararların, ileride kişiler üzerinde negatif etkisi olmaması için ilgili kişilere huzur hakkı ödemesi yapılır. Bu hak şirketin yönetim kurulu üyeleri ve yöneticilerinin üzerindeki sorumluluğu azaltmak ve onları rahatlatmak amacıyla kullanılır. Peki, huzur hakkı ne demekhuzur hakkı ödemesi nedir ve huzur hakkı kimlere verilir? Bu yazımızda huzur hakkı kavramıyla ilgili en çok merak edilen detayları bulabilirsiniz.

Huzur Hakkı Nedir?

Firma yetkililerinin ve yöneticilerin, başında olduğu kurumla alakalı önemli görev ve sorumlulukları bulunur. Şirketin geleceği adına hayati öneme sahip kararları alan bu kişiler için huzur hakkı adı altında maddi bir ödeme yapılır. Ek maaş olarak da adlandırılabilen bu ödeme kişilerin sorumlulukları neticesinde karşılaşacağı riskleri minimum seviyeye indirme amacı taşır. Huzur hakkı firmanın üst düzey yönetimindeki hizmetlerin karşılığında ilgili kişilere Gelir Vergisi Kanunu baz alınarak ödenir.

Huzur Hakkı Nasıl Hesaplanır?

Kurum tarafından firmanın üst düzey yetkililerine huzur hakkı ödemesi yapılabilmesi için ilgili hakkın şirket sözleşmesi esaslarında belirtilmesi gerekir. Ayrıca huzur hakkı ödemesi için kurumun karar defterinde bu kararın yer alması şartı da bulunur. Ancak bunun noterle tasdikinin yapılması gibi bir gereklilik bulunmaz. Eğer şirket çok ortaklı bir yapıda ise ve ileride bu konu hakkında bir kargaşaya mahal vermemek isteniyorsa o zaman şirket tarafından huzur hakkının noterde tescil ettirilmesi tercih edilebilir.
Huzur hakkı ödemesi için hesaplama yapılırken Gelir Vergisi kesintisi baz alınır. İlgili ödeme için damga vergisi oranı ise binde 7.59 olarak alınır. Huzur hakkı hesaplama süreci için söz konusu yıl içerisindeki gelir vergisi oranları dikkate alınmalı ve brüt tutar üzerinden net tutar hesaplanmalıdır. Bunun yanında huzur hakkı asgari geçim indirimini kapsarken sigorta primine tabi değildir. Örneğin, 50 bin TL’lik net huzur hakkı ödemesi yapmanın bedeli şirket için yaklaşık 57 bin 750 lirayı bulabilir. Bunun 8 bin 660 liralık kısmı %15’lik gelir vergisi kesintisi iken 438 liralık kısmı damga vergisi kesintisidir. 1350 liralık kısmı ise asgari ücret vergi istisnası şeklinde hesaplanır.
Huzur hakkı ücreti belirlenirken ilgili tutarın şirketin mali yapısına uygun bir aralıkta olması son derece önemlidir. Şirketin mali durumunun üzerinde belirlenen tutarların Maliye tarafından cezai yaptırımları olması ihtimali bulunur. Bu nedenle huzur hakkı ödemelerinin şirketin kȃrlılık durumlarına uygun olarak düzenlenmesi önemli bir ayrıntıdır.

Huzur Hakkı Kimlere Verilir?

Huzur hakkı ödemeleri genellikle üst düzey yönetim kadrosunda yer alan kişilere yapılır. Bu kural, anonim şirket tipinde faaliyet gösteren kurumlarda yönetim kurulu üyeleri olarak bilinirken limited şirket türündeki firmalarda ise müdür statüsünde olan veya olmayan şirket ortakları olarak kabul edilir. Huzur hakkı adı altında gerçekleştirilen ödemelerin toplantı başına olacak şekilde düzenlenmesi mümkündür. Buna ek olarak ödemelerin ay, yıl veya gün bazında düzenlenip ödemesi de yapılabilir.
Siz de şirketinizin üst yönetim kadrosunda yer alan kişiler için huzur hakkı ödemesi gerçekleştirirken Orka Bilgisayar’ın kurumsal muhasebe ve yazılım çözümlerinden faydalanın. Sektörünüze özel çözümler sayesinde muhasebe süreçlerinizi en verimli şekilde yönetin. Ayrıca Orka Bilgisayar’ın e-Fatura e-Defter e-SMM ve e-Ticaret alanındaki dijital yeniliklerini de hemen inceleyerek firmanızın dijital dönüşüm sürecine katkı sağlayın.

orka-gelir-vergi

Gelir Vergisi Nedir? Nasıl Hesaplanır?

Türkiye’de iş kuran ve ürün/hizmet satışı yapan herkes Türk Vergi Kanunları uyarınca gelir vergisi ödemekle yükümlüdür. Ticari faaliyet yapan gerçek kişiler, yıl boyu elde edilen gelir miktarına göre dilimlere ayrılmış vergi düzeni üzerinden devlete yılın belirlenen zamanlarında ödeme yapar. Gelir vergisi dünya üzerindeki her ülkede devlete ödenen bir vergi türüdür. Ancak gelir vergisi öderken ticari faaliyete yeni başlamış kişilerin kafasında bazı soru işaretleri olabilir. Çünkü gelir vergisinin hesaplanması ve ödenmesinde bazı kurallar vardır. Peki, gelir vergisi nedir, nasıl hesaplanır ve ne zaman ödenir? Gelin gelir vergisi konusunda merak edilen tüm konu başlıklarını birlikte inceleyelim.

Gelir Vergisi Nedir?

Gelir vergisi, en kısa tanımıyla gerçek kişilerin bir takvim yılı boyunca gelirlerini vergilendirmesine aracılık eden bir vergi türüdür. Gelir vergisi ödemeleri sadece gerçek kişiler tarafından devlete ödenen tutarlardır. Gelir vergisi hesaplaması yapılırken dikkat edilecek en önemli noktalardan biri vergi dilimleridir. Kişinin bir yıl boyunca kazandığı toplam tutar gelir vergisi dilimini belirler. Bu ödeme işletmeler için sabit giderler arasında gösterilir. Vergi ödemesini düzenli olarak yapmayan kişi ve işletmeler çeşitli yaptırımlarla karşı karşıya kalır.

Gelir Vergisi Nasıl Hesaplanır?

Gelir vergisi hesaplama aşamasında yukarıda da belirtildiği gibi gelir vergisi dilimi esas alınır. 2023 yılı için gelir vergisi dilimleri ise şu şekildedir:

  • 70 bin TL’ye kadar olan kazançlarda yüzde 15
  • 150 bin TL’ye kadar yüzde 20
  • 550 bin TL’ye kadar yüzde 27,
  • 1 milyon 900 bin TL’ye kadar yüzde 35,
  • 1 milyon 900 bin TL üstü için yüzde 40

Örneğin, vergiye tabi olan yıllık kazanç 80 bin TL ise bunun 70 bin TL’lik kısmı yüzde 15’lik vergi dilimine girerek 10 bin 500, geriye kalan 10 bin TL ise yüzde 20’lik dilime göre 2 bin TL vergi gideri olarak hesaplanır. Buna göre kişinin toplam 12 bin TL vergi ödemesi gerekir.

Gelir Vergisi Nasıl Ödenir?

Gelir vergisi ödemeleri kişinin bağlı olduğu vergi dairesine yapılır. Bunun yanında kişinin ikametgahının bulunduğu ilçeye de ödeme yapması mümkündür. Ayrıca vergi dairesi ile anlaşmalı bankalar üzerinden ödeme yapılması söz konusudur. Gelir vergisi ödemesi için gelir beyannamesi düzenlenmesi gerekir. Bu beyannamede gelir vergisine dair tüm detaylar yer alır. İkametgahı Türkiye’de bulunanlar veya yılın en az altı ayını ülke sınırları içinde geçirenler vergi ödemekle yükümlüdür. Ülkede 6 aydan daha az süre geçirenler ve yurt dışında yaşarken Türkiye’den gelir elde edenler, dar mükellef kategorisinde olup ülkeden kazandıkları gelir tutarı üzerinden vergi ödemeye tabidir.

Gelir Vergisi Ne Zaman Ödenir?

Gelir vergisi beyannamesi Gelir İdaresi Başkanlığı’nın web sitesi üzerinden indirilebilir. Doğru ve eksiksiz bir şekilde doldurulan beyanname her yıl Mart ayının 25. gününün sonuna kadar vergi dairesine teslim edilmelidir. Vergi beyannamesini bu tarihe kadar düzenlemeyen kişiler Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından birtakım cezai yaptırımlara tabi olur. Eğer gelir vergisi basit usulde ise beyanname Şubat ayında düzenlenmeli ve aynı ay içinde ödenmelidir. Gelir vergisi istendiği takdirde iki taksit şeklinde de ödenebilen bir vergi türüdür. Basit usul vergilerinde ilk taksit Şubat, ikinci taksit ise Haziran ayında ödenebilir. Basit usulde düzenlenmeyen kazanç ödemeleri ise Mart ve Temmuz ayı olmak üzere iki taksitte gerçekleştirilir. Siz de gelirleriniz üzerinden yukarıdaki bilgileri göz önüne alarak vergi ödemelerinizi gerçekleştirebilirsiniz. İşletmenizin vergi ödemesini Orka Bilgisayar’ın muhasebe programları ile kolay bir şekilde takip edebilir ve tüm süreçleri eksiksiz biçimde yönetebilirsiniz.

Dilerseniz Orka Bilgisayar’ın e-Fatura e-Defter e-SMM gibi e-dönüşüm hizmetlerinden de yararlanabilirsiniz.

orka-sigorta-prim

Sigorta Primi Nedir? Nasıl Hesaplanır?

Hayatın her alanında olduğu gibi iş dünyasında da çeşitli sigorta uygulamaları bulunur. Bunlardan biri de sigorta primidir. Çalışanları çeşitli risklere karşı koruyan bu sistem işçilerin devlet tarafından sağlanan sağlık hizmetlerinden faydalanmasına ve emeklilik hakkı elde etmesine olanak tanır. Sosyal Güvenlik Kurumu’na ödenen prim çalışan ve işveren katkısı olmak üzere ikiye ayrılır. Sigorta primi belirli bir gün sayısına sahip olup ödenmeye devam ettikçe işleyen bir sisteme dahildir. Peki, sigorta primi nedir ve nasıl hesaplanır? Gelin sigorta primine dair merak edilen başlıklara yakından bakalım.

Sigorta Primi Nedir?

Sigorta primi işverenlerin maliyet kalemlerinden biri olup her ay ödenmesi gereken belirli bir tutardan oluşur. Her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ya da çalışma izni bulunan her yabancı uyruklu çalışan iş hayatında çalışmaya başladığı günden itibaren sigorta primi ödemesi yapmak zorundadır. İlgili prim işverenler tarafından ödenir ve çalışanın brüt maaşı üzerinden hesaplanır. Sigorta priminin tutarı ve ödemelerin düzenli olarak gerçekleştirilmesi çalışanın ileride emekli maaşı tutarını ve emeklilik zamanını yakından etkiler.

Sigorta primleri çalışanların iş yerinde çalıştığı süre boyunca SGK’ya ödenir. Çalışan işten ayrıldığında prim ödemeleri ve dolayısıyla sigorta da kesintiye uğrar. Sigorta prim tutarının asgari sınırı devlet tarafından belirlenen brüt asgari ücrete göre hesaplanır. 2023 yılı için ilgili taban tutar 3577 TL iken tavan tutar ise 26831 TL olarak belirlenmiştir.

Sigorta Primi Nasıl Hesaplanır?

Sigorta prim tutarları her sene belirlenen alt sınıra göre değişiklik gösterir. Prim ödemelerinde çalışanın brüt maaşı ve ek ödemeleri üzerinden ödenmesi gereken tutar hesaplanır. Brüt ücret tutarları ise önceden kabul edilen prim oranları ile çarpılır ve çalışanın sigorta prim ücreti bulunur. Buna göre belirlenen oranlar aşağıdaki gibidir:

  • İşveren işsizlik oranı %2
  • Çalışan sigorta prim oranı %14
  • Çalışan işsizlik oranı %1
  • İşveren pay oranı %20,5

İndirimsiz olarak hesaplanan primler aylık brüt maaşın %37,5’ine karşılık gelir. Eğer işveren güncel teşvik oranlarından yararlanırsa işveren prim tutar toplamı %22,5’ten 17,5’e düşer. Güncel teşviklerden faydalanmak için ise işveren aşağıdaki gereklilikleri yerine getirmelidir:

  • Şirkette kayıt dışı çalışan bulunmaması
  • SGK ödemelerinin her ay düzenli olarak ödenmesi
  • Şirketin SGK’ya prim borcu bulunmaması
  • Primlerin her ay tam zamanında ödenmesi

Tüm bu oranlar göz önüne alındığında ise 10.000 TL maaş alan bir çalışan SGK primi olarak 3750 TL öder. Bu tutarın çalışan prim oranı ve çalışan işsizlik oranı tutarı olan 1500 TL’si çalışan maaşından kesilirken işveren işsizlik oranı ve pay tutarı olan 2250 TL ise işveren tarafından SGK’ya ödenir. Sigorta primleri hesaplanırken dikkat edilmesi gereken en önemli konulardan biri prim ödemelerinin net değil, brüt maaş üzerinden yapılmasıdır.

Sigorta Prim Günü Nasıl Hesaplanır?

Çalışanın iş yerinde işe başladığı günden itibaren çalıştığı toplam gün sayısına göre hesaplanan sigorta prim günü, çalışanlar tarafından e-devlet üzerinden düzenli olarak takip edilebilir. Sigorta prim günü hesaplamasında ayın toplam kaç gün olduğu dikkate alınmaz. İlgili ödemeler her ay 30 gün üzerinden hesaplanır. Eğer çalışan bir aylık dönem boyunca bazı günlerde çalışmadıysa ve bu günler için ücret almadıysa o zaman aylık prim ödemelerinde bu günler hesap dışında bırakılarak ödeme yapılır. Part time olarak bir şirkette çalışan kişilerin sigorta primi ücreti ise çalışılan gün sayısı esas alınarak gerçekleştirilir.

Siz de şirketinizde aktif olarak çalışan kişilerin sigorta prim ödemelerini Orka Bilgisayar’ın kurumsal muhasebe ve yazılım çözümleri ile kolayca hesaplayabilir ve SGK ödemelerini sorunsuz bir şekilde gerçekleştirebilirsiniz. Ayrıca Orka Bilgisayar’ın e-fatura, e-defter ve insan kaynakları çözümlerini de inceleyerek tüm belgelerinizi tek bir platform üzerinden yönetebilir, dijital dönüşüm imkanlarından yararlanabilirsiniz.

orka-tutanak-tutma

Tutanak Nedir? Nasıl Tutulur?

Tutanak, bir olayın yaşandığına dair kesinlik gösteren resmi bir belgedir. Olayların doğru bir şekilde belgelenmesi, sonradan referans olması, bilgi paylaşımı için kullanılması ve hukuki koruma sağlamak amacıyla sıklıkla kullanılır. Tutanak düzenleme işlemi, duyurmak istediğiniz olayı kanıtlar nitelikte bir belge elde etmenizi sağlar.

Tutanak Nedir?

Tutanak bir olayın, bir toplantının, bir görüşmenin ya da bir işlem sürecinin ayrıntılı bir şekilde yazılı olarak kaydedildiği resmi bir belgedir. Tutanaklar, bir durumun doğru bir şekilde belgelenmesi, sonradan referans olunması, bilgi paylaşımı için kullanılması ve hukuki koruma sağlamak amacıyla kullanılır. Tutanaklar genellikle noterler, mahkemeler, şirketler, kurumlar, devlet daireleri gibi resmi kurumlar tarafından hazırlanır ve imzalanır.

Tutanak Ne İşe Yarar?

Tutanaklar, çeşitli sektörlerde ve kurumlarda farklı amaçlar için kullanılır. Bu durum ve amaçlara örnek verilmek istenirse şunlar belirtilebilir:

  • Hukuki koruma: Tutanaklar, bir olayın yasalar önünde de kabul görmesini sağlamak için kullanılır. Özellikle cezai işlem ya da yaptırım uygulanacağı durumlarda tutanaklar, yaşanan olayın yasalar önünde tanınabilmesi için gerekli bilgileri içerir.
  • İşletme ve yönetim amaçları: Şirketler tutanakları toplantıların, müzakerelerin ve işlem süreçlerinin ayrıntılarını kaydetmek için kullanır. Bu tutanaklar sonradan referans olmak, bilgi paylaşımı yapmak ve karar verme süreçlerini kolaylaştırmak için kullanılır.
  • Yasal koruma: Noterler, mahkemeler, kamu kurumları ve resmi daireler, tutanakları yasal belge olarak kullanır. Bu belgeler, yasal süreçlerde delil olarak kullanılabilir ve hukuki koruma sağlar.
  • İşçi ve işveren ilişkileri: İşyerlerinde tutanaklar, işçi ve işveren ilişkilerinin yönetimi için kullanılır. Örneğin, işyerinde yaşanan bir olayın ayrıntılarının kaydedildiği bir tutanak, işçinin veya işverenin haklarını korumak için kullanılabilir.

Tutanaklar, farklı amaçlar için kullanılabileceği gibi, farklı şekillerde düzenlenebilir. Ancak, tutanakların doğru ve dürüst bir şekilde hazırlanması önemlidir. Bu nedenle, tutanak hazırlama işlemi, kaydedilen bilgilerin doğru, tam ve açık bir şekilde aktarılması için özenle yapılmalıdır.

Tutanak Nasıl Tutulur?

Tutanak tutmak temelde resmi bir belge hazırlama işlemidir ve gerekli şartları taşıması istenir. Tutanak düzenleme işlemi, olayın veya toplantının niteliğine, amacına ve belgelenecek ayrıntılara göre farklı şekillerde yapılabilir. Ancak tutanak tutarken belirli şartlara dikkat edilmesi gerekir. Aşağıdaki şartlara dikkat edilerek hazırlanan tutanaklar, geçerli ve resmi bir belge olarak kabul edilir:

  • Tutanak başlığı, büyük harflerle ve kağıdın ortasına yazılmalıdır. Eğer tutulan olay için özel bir başlık yoksa sadece “TUTANAKTIR” yazılmalıdır.
  • Tutulan olayın niteliği belirtilmeli ve ayrıntılı bilgiler verilmelidir. Olaya dair detaylı bilgiler tutanakta yer almalıdır ve olaya dair bilgilerin nasıl öğrenildiği de açıklanmalıdır.
  • Olayın yaşandığı yer ve zaman bilgisini içermelidir.
  • Tutanakta yer alması gereken deliller varsa, bunlar eklenmelidir. Delillerin hangi şekilde elde edildiği belirtilmelidir.
  • Tutanak sadece kağıdın ön yüzüne yazılmalıdır. Arka yüz tamamen boş olmalıdır. Birden fazla tutanak düzenlemek isteniyorsa, numaralandırma yapılmalıdır.
  • Tutanakta yer alan tarafların ıslak imzaları mutlaka alınmalıdır. İmzası olmayan tutanaklar geçerli değildir.

Tutanak Hangi Durumlarda Tutulur?

Tutanak, bir olayın ya da durumun yaşandığı ve kayıt altına alınması gereken birçok durumda tutulur. Hukuki işlemler, iş hayatı, eğitim, sağlık ve spor gibi birçok alanda tutanak hazırlanabilir. Mahkemelerde delil olarak kullanılmak üzere iş yerinde yaşanan olaylar, okullarda öğrencilerin disiplin cezaları, hastanelerde yapılan muayeneler ve tedavi süreçleri, spor müsabakaları vb. gibi durumlar için tutanak tutulması gerekebilir. Tutanak resmi bir belge olduğundan, belirli şartlara uygun olarak tutulması ve tarafların ıslak imza ile onaylaması gerekir.

Tutanak Çeşitleri

Günümüzde farklı alanlarda kullanılan ve düzenlenme şartları değişiklik gösterebilen tutanak çeşitleri bulunmaktadır. Bu çeşitler arasında olay yeri inceleme ve tespit tutanağı, yangın yeri tutanağı, buluntu tutanağı, değer tespit tutanağı, suçüstü tutanağı, ihbar tutanağı, üst arama tutanağı, teslim tutanağı, yakalama ve el koyma tutanağı gibi çeşitler yer almaktadır. Her bir tutanak çeşidi, kullanım alanına göre isimlendirilir ve belirli şartlara göre düzenlenir.

İşletmenize ait bir tutanak tutmanız gerektiğinde veya e-ticaret, finans, insan kaynakları gibi konular özelindeki diğer işleyiş sorularınızda Orka Bilgisayar uzmanlarından dilediğiniz zaman destek alabilirsiniz.

orka-kıdem-fon

Kıdem Tazminatı Fonu Nedir? Nasıl Hesaplanır?

Türkiye’deki mevcut yasal mevzuatlar gereği kıdem tazminatı, çalışan haklarından biri ve belki de en önemlisidir. Çalışan ile işveren arasındaki iş sözleşmesi ile garanti alınan bir hak olan kıdem tazminatı dönemsel olarak kanuni düzenlemelere konu olur ve ülke gündemine sıkça gelir. Son yıllarda kıdem tazminatı fonu bu konuyla ilgili en çok konuşulan gündem maddesidir. Peki kıdem tazminatı nedir? Yeni kıdem tazminatı fonu neleri kapsar ve kıdem tazminatı fonu hesaplama nasıl yapılır?

İş sözleşmesi Nedir? Türleri Nelerdir?

Kıdem Tazminatı Nedir?

Kıdem tazminatı, işveren ile çalışan arasındaki iş sözleşmesinden doğan bir haktır. En basit ifadeyle, bir çalışanın o işyerinde geçirdiği süreye göre belirlenen, çalışanın işveren için harcadığı emek karşılığında ödenen bir tazminattır. Kıdem tazminatı, bir iş yeri ile olan sözleşmesi kanunlarda açıklanan haklı gerekçeler dışında kalan durumlar nedeniyle feshedilmesi halinde çalışanın yeni bir iş bulana kadar maddi ihtiyaçlarını karşılamasını amaçlar.

Çalışanlara Hangi Durumlarda Kıdem Tazminatı Ödenir?

Bir çalışanın kıdem tazminatı alabilmesi için işveren tarafından işten çıkarılması ya da kanunla açıklanan haklı gerekçelere dayanarak işten kendi isteğiyle ayrılması gerekir. Çalışanların kıdem tazminatı alabilmesi için o işyerinde en az 1 yıl süreyle çalışması şartı da aranır. Ülkemizde 4857 Sayılı İş Kanunu, kıdem tazminatı ödenmesi gereken durumları ve kıdem tazminatına dair tüm detayları açıklar. Yasal mevzuatlara göre, işverenin iş sözleşmesini haklı gerekçeler olmadan feshetmesi durumunda çalışana kıdem tazminatı ödemekle yükümlüdür. Çalışanların kıdem tazminatı alabilecekleri haklı fesih şartları ise kanunlarda şöyle açıklanmıştır:

  • Sağlık sebepleri nedeniyle işten ayrılması
  • Alacaklarının ödenmemesi durumunda işten ayrılması
  • İşverenin işçi aleyhine suç işlemesi (taciz, mobing, hakaret gibi)
  • İş sözleşmesinde belirtilen iş koşullarında esaslı değişiklikler yapılması (görev tanımı veya görev yerinin değişmesi gibi)
  • Erkek çalışanların askerlik hizmeti nedeniyle işten ayrılması
  • Kadın çalışanların evlilik gerekçesiyle işten ayrılması
  • Çalışanın emekli olması
  • İşçinin ölümü

Kıdem Tazminatı Fonu Nedir?

Kıdem tazminatları, işçi ve işveren arasındaki uyuşmazlıkların büyük bir bölümünü oluşturur. Bazı durumlarda işverenler çalışanlarına hak ettikleri halde çeşitli iddialarla kıdem tazminatı ödememe yoluna gidebilmektedir. Kıdem tazminatı uyuşmazlık durumları çoğu zaman öncelikle arabuluculuk sistemi ya da yargı yoluyla sonuca ulaştırılır. Bu sorunların önüne geçilmesi için planlanan yeni kıdem tazminatı fonu sistemi, çalışanın kıdem tazminatı hakedişlerinin çalıştığı dönemde işveren tarafından ayrılmasını amaçlar. Yani, kıdem tazminatı fonu ile işverenler, belirli dönemlerde kıdem tazminatı fonlarına ödeme yaparlar. Böylece, çalışanın kıdem tazminatı hakedişleri çalıştığı süre boyunca da güvence altına alınır. İşverenler de çalışanları ile yollarını ayırmak durumunda kaldığında kıdem tazminatı için yüklü ödemeleri tek kalemde yapmaktan kurtulur ve kıdem tazminatlarının getirdiği maddi yükümlülükleri zamana yaymış olur.

Kıdem Tazminatı Hesaplama

Hukuki ve kanuni düzenlemeleri halen devam eden ve henüz netleşmemiş olan kıdem tazminatı fonu sistemi, çalışanların işyerinde çalışmaya başladığı dönemden itibaren her yıl için 30 günlük brüt ücretinin fona aktarılması şeklinde planlanır. Böylece çalışanlar, kıdem tazminatı fonlarında kendileri için ayrılan tutarları çalıştıkları süre içerisinde görebilirler. Yeni kıdem tazminatı fonu sisteminde, fonda biriken tutarlara devlet desteği ve fonların işletilmesi de söz konusudur. Yeni kıdem tazminatı fonu sisteminde, halihazırda çalışanların geçmişten gelen kıdem tazminatları haklarının fona eklenip eklenmeyeceği ya da sisteme nasıl dahil edileceği konusunda tartışmalar devam etmektedir.

Kıdem tazminatı fonu, çalışanlar ile iş verenler arasındaki uyuşmazlıkların çözümüne yönelik alternatif bir yöntemdir. İşletmelerin kıdem tazminatı gibi ödemeler de dahil olmak üzere, tüm kurumsal muhasebe süreçlerini etkin bir şekilde yönetebilmeleri için dijital çözümler sunan Orka Bilgisayar ile siz de e-dönüşüme hemen başlayabilirsiniz. Orka Bilgisayar’ın sunduğu kurumsal muhasebe ve yazılım hizmetlerinden yararlanabilirsiniz.