orka-ortak-mutakabat

İştirak Nedir? İştirak Türleri Nelerdir?

Şirketlerin büyüme stratejilerinde önemli rol oynayan iştirakler ve yapıları hem büyüme fırsatları sunar hem de yeni pazarlara giriş imkanı sağlar. İştirak, genel olarak bir şirketin başka şirketin sermayesine katılarak hissedar olması anlamına gelir. Şirketler, yeni pazarlara girmek, faaliyetlerini genişletmek veya mevcut riskleri dağıtmak amacıyla iştirak yapıları kurabilir. İştirak türleri ise şirketlerin stratejilerine göre farklı şekillerde düzenlenebilir. Peki iştirak türleri neler? İştirak kuruluş sürecinde nelere dikkat etmeli? Gelin, iştirak yapılarının avantajlarını, işleyiş yapısına ve tercih edilme nedenlerine birlikte bakalım.

İştirak Nedir?

İştirak, bir şirketin başka bir şirketin belirli oranda hissesine sahip olduğu ortaklık türüdür. Hisse oranı genellikle şirkete belirli söz hakkı ya da yönetim kontrolü sağlayacak ölçüde yüksek olabilir. İştirak yapısı, holding şirketlerinin en sık başvurduğu stratejik adımlardan biridir ve şirketin yeni pazarlara giriş yaparken risklerini minimize etmesine olanak tanır. Yani yapı gereği bir şirket başka bir şirkete yatırım yaparak o şirketin faaliyetlerinden finansal fayda sağlar. Böylece şirketler arasında iş birliği sağlarken aynı zamanda uzun vadeli büyüme stratejilerinin parçası olarak kullanılır. Fakat doğrudan satın alım olmadığı için iki şirket arasında daha rahat bağ oluşturur ve bu bağ genellikle finansal çıkarlar üzerinden yürütülür. İştirak kavramı genellikle sermaye piyasaları ve şirket birleşmeleri gibi konularla yakından ilişkilidir, global iş dünyasında ise geniş bir yelpazede kullanılır.

İştirak Türleri

Şirketlerin stratejik planlarına göre farklı türlerde organize edilebilen iştirakler, hissedar olunan şirketteki hak ve yetkiler açısından farklılık gösterir. Başka bir şirkette iştirak sayesinde pay sahibi olması, büyüme stratejileri, pazarlara açılma ve risk yönetimi açısından farklı şekillerde gerçekleştirilebilir. Bu tür iştirakler, genellikle şirketin yönetim kontrolünü sağlayıp sağlamadığına, katılım oranına ve işbirliği seviyesine göre değişir. Şirketlerin stratejik hedeflerine uygun olarak tercih ettikleri iştirak modelleri uzun vadeli başarılarını da belirler.

Doğrudan İştirak

Bir şirketin başka bir şirketin hisselerine doğrudan sahip olması anlamına gelir. Doğrudan iştiraklerde, şirkete ait hisse oranı yüksekse hissedar şirket yönetim kararlarında aktif rol oynayabilir. Genellikle stratejik iş birlikleri veya sektörel genişleme hedefleriyle gerçekleştirilir. Şirketler, faaliyet alanlarında rekabet avantajı sağlamak veya yeni pazarlar kazanmak amacıyla doğrudan iştirakler oluşturabilir. Örneğin; teknoloji firması başka teknoloji start-up'ına doğrudan iştirak edebilir ve böylece inovasyonlarını artırabilir.

Dolaylı İştirak

Bir şirketin doğrudan değil, üçüncü şirket aracılığıyla ortak olmasıdır. Bu durumda hissedar olunan şirketin yönetimine doğrudan müdahale edilmez; ancak dolaylı yoldan etki sağlanabilir. Genellikle holdingler veya büyük yatırım şirketlerinde görülür. Dolaylı iştirakler, geniş yatırım portföyüne sahip şirketler için riskin daha geniş alana dağıtılmasını ve sermaye kaynaklarının verimli kullanılmasına katkı sağlar. Örneğin; holding hem enerji sektöründe hem de finans sektöründe dolaylı iştirakler aracılığıyla faaliyet gösterebilir. Böylece herhangi bir sektörde yaşanan dalgalanmalar holdingin genel finansal performansını daha az etkiler.

Bağımsız İştirak

Şirketin diğer şirket hisselerinin %50’sinden daha azına sahip olması durumunda bağımsız iştirak oluşur. Dolayısıyla şirketin yönetiminde doğrudan söz hakkı sınırlı olabilir. Ancak şirket stratejik ortaklıklarla kâr payı ve finansal kazanç elde edebilir. Bağımsız iştirakler, genellikle riskli ya da yeni pazarlara temkinli giriş yöntemi olarak tercih edilir.

Bağımlı İştirak

Şirketin, başka şirketin hisselerinin %50’sinden fazlasına sahip olduğu iştiraktir. Hissedar olan şirket diğer şirkette tam kontrol sahibi olarak stratejik kararlarda aktif rol alabilir. Çoğunluk iştirakleri genellikle büyük birleşmeler ve satın almalarla sonuçlanır, yönetim hakimiyetini sağlar. Şirketler, rakiplerini devre dışı bırakmak veya sektördeki liderlik konumunu güçlendirmek amacıyla çoğunluk iştirakini tercih eder.

İştiraklerin Kuruluş Süreci

İştiraklerin kurulması, dikkatli planlama ve strateji gerektirir. Çünkü süreçte şirketler hem yasal prosedürleri yerine getirir hem de sermaye planlaması yapar. İştirak için atılacak ilk adım şirketin stratejik hedeflerine uygun sektör ya da şirket belirlenmesidir. Hedefler genellikle büyüme, rekabet avantajı elde etme veya yeni pazarlara giriş yapma amacına yönelik olur.

Daha sonra ise hisse alım süreci başlar. Şirket, belirlediği diğer şirketin hisselerini alarak iştirak yapısını oluşturur. Hissedar olunan şirkette yönetim kurulunda temsil edilme ve stratejik karar süreçlerine katılma hakkı kazanılır. Uzun vadeli strateji olarak görüldüğü için genellikle büyük sermaye yatırımları gerektirir.

Yasal prosedürler ise iştirak sürecinin üçüncü önemli adımıdır. İki şirket arasında yapılan resmi ortaklık sözleşmeleri, iştiraklerin işleyişini güvence altına alır. Tarafların hak ve yükümlülükleri açıkça belirtilir, bu da olası hukuki anlaşmazlıkları engeller. Özellikle uluslararası iştiraklerde yasal süreçler daha karmaşık olabileceğinden farklı ülke hukuk sistemlerine uyum sağlanması gerekebilir.

İştiraklerin Avantajları Nelerdir?

İştirakler, genellikle daha büyük ya da finansal güce sahip şirketlerin, daha küçük ya da gelişmekte olan şirketlere yatırım yaparak güçlerini birleştirmesiyle gerçekleşir. Hem yerel hem de uluslararası pazarlarda, farklı sektörlerde faaliyet gösteren her ölçekteki şirket iştirak yoluyla yeni fırsatlar elde edebilir. Bu nedenle, iştirak yapısı, şirketlerin operasyonel esneklik kazanması ve rekabet avantajı elde etmesi için tercih edilen bir stratejidir. İştirak yapısından faydalanarak siz de şu avantajlara sahip olabilirsiniz:

  • İştirak yapıları, şirketlerin farklı sektörlerde veya pazarlarda faaliyet göstermesine olanak tanır. Böylece risklerin tek bir alana yoğunlaşmasını engeller. Şirketler pazarda yaşadıkları olumsuzlukları, başka sektörde elde ettikleri başarılarla dengeleyebilir.
  • Bir şirketin başka ülke ya da sektörde faaliyet gösteren şirkete iştirak etmesi, o pazara daha kolay giriş yapmasını sağlar. Yeni pazarlara giriş, genellikle yüksek maliyetli ve riskli bir süreç olabilir; ancak iştirak yapısı, bu riskleri minimuma indirir.
  • İştirakler, şirketlerin finansal gücünü artırabilir. Başka şirketin hisselerine sahip olmak, o şirketteki kâr payı dağıtımlarına katılma ve uzun vadede değer artışından faydalanma anlamına gelir. Bu sayede şirketler sermayelerini güçlendirir, büyüme fırsatlarını daha etkin kullanabilir.

Orka Muhasebe Programı

Şirketinizin büyüme stratejilerine uygun bir iştirak yapısı oluşturmak veya iştirak süreçlerinizle ilgili detaylı bilgi almak için, Orka Bilgisayar uzmanlarından her zaman destek alabilirsiniz. Finansal yönetim, sermaye artırımı ve iş süreçleri hakkında profesyonel danışmanlık için bize ulaşabilirsiniz.

Bilanço Nedir? Nasıl Hesaplanır?

Bilanço Nedir? Nasıl Hesaplanır?

Finansal raporlamada bilanço, işletmenin varlıklarını, borçlarını ve öz kaynaklarını belirli bir tarihte gösteren temel mali tablolardan biridir. İşletmelerin mali durumunu değerlendirmede kullanılan tablo, işletmenin finansal durumunu analiz etmek açısından büyük öneme sahiptir.

Bilanço hesaplama süreci ise işletmenin kaynaklarının, yükümlülüklerinin dengeli şekilde raporlanmasını sağlar. İşletme sahipleri, yöneticiler, yatırımcılar için önemli bir bilgi kaynağı olan bilanço, karar alma süreçlerinin olmazsa olmazıdır.

Bilanço Nedir? Nasıl Hesaplanır?

Bilanço Nedir?

Bir işletmenin finansal durumunu analiz etmek, geleceğe yönelik stratejiler geliştirmek ve mali performansını değerlendirmek için kullanılan en önemli araçlardan biri bilançodur.

Bilanço, belirli tarihte işletmenin tüm aktiflerini, pasiflerini ve öz kaynaklarını tablolaştırır. İşletme sahipleri kadar yatırımcılar için de hayati önem taşıyan tablo, işletmenin sağlığı hakkında net bilgiler sunar.

Bilanço, aktifler ve pasifler adı verilen iki ana bölüme ayrılır. Bu iki bölüm her zaman dengede olmalıdır. Yani, bilançoda toplam varlıklar, borçlar ve öz kaynaklar toplamına eşit olmalıdır.

Bu denge, bilançonun en temel denklemi olan Aktifler = Pasifler + Öz Kaynaklar formülüyle ifade edilir. Formülün temel amacı, işletmenin varlıklarının hangi kaynaklardan finanse edildiğini göstermek ve mali tabloların dengeli olmasını sağlamaktır. Formülde yer alan değerler ise şunlardır:

  • Aktifler (Varlıklar): İşletmeye ait tüm varlıklar bu bölümde yer alır. Aktifler, dönen / duran varlıklar olarak iki ana grupta sınıflandırılır. Dönen varlıklar, kısa vadede (1 yıl) nakit elde edilebilen varlıklar iken duran varlıklar daha uzun vadeli yatırımları ifade eder.
  • Pasifler (Borçlar ve Öz Kaynaklar): Bu bölümde, işletmenin borçları (yükümlülükleri) ve sahip olduğu öz kaynaklar yer alır. Pasifler de kısa vadeli / uzun vadeli borçlar olarak ayrılır. Kısa vadeli borçların 1 yıl içinde ödenmesi gerekir. Uzun vadeli borçlar ise bir yıldan uzun vadede ödenecek olan finansal yükümlülüklerdir. Öz kaynaklar ise işletmenin sahip olduğu sermaye, kâr yedeklerinden oluşur.

Bilanço Nasıl Hesaplanır?

Bilanço hesaplama, mali verilerin doğru organize edilmesi ve bu verilerin dengeli şekilde sunulması anlamına gelir. Bilanço hesaplamasında dikkat edilmesi gereken birkaç temel adım vardır.

Varlıkların Hesaplanması

Öncelikle işletmenin sahip olduğu tüm varlıklar hesaplanır. Varlıklar, kısa vadeli dönen ve uzun vadeli duran varlıklar şeklinde ayrı ayrı hesaplanır. Dönen varlıklar, işletmenin kısa sürede nakde çevirebileceği varlıklardır. Nakit, stoklar ya da ticari alacaklar dönen varlıklara örnek verilebilir. Duran varlıklar ise uzun vadeli yatırımlar, taşınmazlar gibi varlıklardır.

Borçların Hesaplanması

İkinci adımda, işletmenin kısa - uzun vadeli borçları hesaplanır. Kısa vadeli borçlar, ticari borçlar ve vergi yükümlülükleri gibi kısa sürede ödenmesi gereken borçlardır. Uzun vadeli borçlar ise kredi, tahvil gibi uzun vadeli finansal yükümlülüklerdir.

Öz Kaynakların Hesaplanması

Hesaplamanın son aşamasında ise işletmenin öz kaynakları ortaya çıkarılır. Öz kaynaklar, işletme sahiplerinin koyduğu sermaye, geçmiş yıllara ait kârların bir kısmının işletmede tutulmasıyla oluşur.

Bilançonun hesaplanmasında bu üç adım eksiksiz tamamlanmalıdır. İşletmenin aktifleri ile pasifleri dengelenmesi oldukça önemlidir. Bu denge, işletmenin finansal yapısının sağlıklı olduğunu gösterir.

Örnek Bilanço Hesaplaması

Dönen Varlıklar

Nakit: 50.000 TL

Alacaklar: 30.000 TL

Stoklar: 20.000 TL

Duran Varlıklar

Makine: 100.000 TL

Bina: 200.000 TL

Toplam Varlıklar

Dönen Varlıklar: 50.000 TL + 30.000 TL + 20.000 TL = 100.000 TL

Duran Varlıklar: 100.000 TL + 200.000 TL = 300.000 TL

Toplam Varlıklar = 100.000 TL + 300.000 TL = 400.000 TL

Kısa Vadeli Borçlar

Banka Kredisi: 60.000 TL

Tedarikçi Borçları: 20.000 TL

Uzun Vadeli Borçlar

Kredi Borcu: 100.000 TL

Toplam Borçlar

Kısa Vadeli Borçlar: 60.000 TL + 20.000 TL = 80.000 TL

Uzun Vadeli Borçlar: 100.000 TL

Toplam Borçlar = 80.000 TL + 100.000 TL = 180.000 TL

Öz Kaynaklar

Sermaye: 150.000 TL

Geçmiş Yıl Kârı: 70.000 TL

Toplam Öz Kaynaklar

150.000 TL + 70.000 TL = 220.000 TL

Bilanço Formülü

Varlıklar = Borçlar + Öz Kaynaklar

400.000 TL = 180.000 TL + 220.000 TL

Örnekte görüldüğü gibi varlıklar toplamı borçlar ve öz kaynaklar toplamına eşit. Dolayısıyla hesaplama sonucunda bilançonun dengede olduğunu görebilirsiniz.

Bilanço Hesaplamada Dikkat Edilmesi Gerekenler

Bilançonuzu düzenli olarak kontrol etmeniz, işletmenizin finansal durumunu görebilmeniz için en etkili yöntemler arasında yer alır. Bilanço hesaplama sürecinde aşağıdaki unsurlara dikkat ederek işletmenizin geleceğini planlayabilirsiniz:

  • Verilerin Güncel Olması: Bilançoda kullanılan tüm verilerin doğru, güncel olması önemlidir. Yanlış veya eski verilerle yapılan hesaplamalar, işletmenin mali durumu hakkında yanıltıcı sonuçlar verebilir.
  • Aktif ve Pasif Dengesinin Sağlanması: Bilançoda aktifler / pasifler arasındaki denge mutlaka korunmalıdır. Eğer denge sağlanmıyorsa finansal tabloda hata olduğu anlamına gelir.
  • Likidite Oranları: Dönen varlıkların kısa vadeli borçlara oranı, işletmenin kısa vadeli yükümlülüklerini yerine getirip getiremeyeceği konusunda önemli göstergedir.

Bilançonun Avantajları

İşletmelerin finansal durumunu şeffaf şekilde göstermeleri açısından büyük öneme sahip bilanço, yani mali tablo pek çok açıdan avantajlar sunabilir. Örneğin; işletmenin sahip olduğu varlıkları / borçlarını net şekilde gösterir. Bu sayede, işletmenin mali durumu açıkça anlaşılabilir. Aynı zamanda yatırımcılar için iyi bir bilgi kaynağıdır. Yatırımcılar, işletmenin bilançosunu inceleyerek gelecekteki potansiyel kârlılık hakkında fikir sahibi olabilir. Ayrıca, bilançoları inceleyerek işletmenin risk durumunu değerlendirebilir.

Bankalar ve diğer finans kuruluşları, işletmelere kredi vermeden önce bilançoyu inceler, işletmenin borç ödeme kapasitesini değerlendirir. Güçlü bilanço, kredi alımını kolaylaştırabilir. Diğer avantaj ise işletme performansına katkı sunması olabilir. Çünkü bilanço, işletmenin kârlılığını, likiditesini, borç ödeme kapasitesini değerlendirmek için kullanılabilecek en iyi göstergedir.

Orka IK Bilanço ve Mali Tablolar

Siz de finansal yönetiminizi en iyi şekilde yapmak ve bilançonuzu kolayca takip etmek için Orka Bilgisayar’ın güçlü muhasebe yazılımlarını kullanabilirsiniz. Orka Bilgisayar hizmetleri sayesinde gelir-gider takibi, vergi hesaplamaları, finansal analizler gibi işlemleri daha kolay ve hızlı şekilde yapabilirsiniz.

Kıdem Tazminatı Nedir? Nasıl Hesaplanır?

Kıdem Tazminati Nedir? Nasıl Hesaplanır?

İşçi ve işveren arasında kurulan iş akdinin herhangi bir sebeple sonlanması durumunda her iki taraf için de bazı sorumluluklar ve haklar ortaya çıkar. Taraflar arasındaki iş ilişkisi bittiğinde doğan bu haklardan biri de kıdem tazminatıdır. İşten ayrılan taraf için sosyal bir güvence olan kıdem tazminatı hakkında bilgi sahibi olmak geleceği planlayabilmek açısından önem taşır.

Kıdem Tazminatı Nedir? Nasıl Hesaplanır?

Kıdem Tazminatı Nedir?

Çalışanın mevcut işyerinden ayrılması durumunda geçmiş hizmetlerinin karşılığı olarak işverenin ödemekle yükümlü olduğu toplu paraya kıdem tazminatı denir. Şartları 4857 sayılı İş Kanunu ile belirlenmiş olan kıdem tazminatı, işçinin çalıştığı süre karşılığında almaya hak kazandığı bir tazminat türüdür. Bu tazminata hak kazanabilmek için kanunda belirtilen şartları karşılamak gerekir.

Kıdem Tazminatı Alabilmenin Şartları

Kıdem tazminatı kazanabilmek için İş Kanunu’nda karşılanması gereken üç temel şart belirlenmiştir. Bu şartlardan ilki 4857 sayılı İş Kanunu’na göre işçi olma koşuludur. Kanun kapsamında işçi sayılabilmek için çalışan ve işveren arasında yazılı ya da sözlü olarak bir iş sözleşmesi gerçekleştirilmiş olmalıdır. Bazı iş kollarında çalışanlar ve mesleği yapanlar kanunda belirlenen işçi kategorisinde yer almaz ve kıdem tazminatı almaya hak kazanamaz. Bu iş ve meslek grupları şu şekilde sıralanır:

  • Hava ve deniz taşıma işlerinde görev alanlar
  • Aile ekonomisi sınırları içinde kalan tarımla ilgili her çeşit yapı işlerinde çalışanlar
  • Bir ailenin üyeleri ve 3. dereceye kadar ( 3. derece dahil olmak üzere) hısımlar arasında dışardan başka biri kayılmayarak evde ve el sanatlarının yapıldığı işlerd çalışanlar
  • Ev hizmetlerinde çalışanlar
  • Çıraklar
  • Sporcular
  • Rehabilite edilenler
  • 50'den az işçi çalıştırılan (50 dâhil) tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde veya işletmelerinde görev yapanlar

Temel şartlardan diğeri en az bir yıl süre ile çalışma koşuludur. Tazminatı talep edebilmeniz için aynı işverene ait işyerlerlerinden birinde en az bir yıl süreyle çalışmış olmanız gerekir. Belirtilen süreden daha kısa çalışanlar tazminata hak kazanamaz.

Kıdem tazminatı hakkı doğması için işçi ve işveren arasındaki sözleşmenin haklı fesih koşullarına uygun olacak şekilde sonlandırılması gerekir. Bu koşullar kanunda net bir şekilde belirtilmiş olmasına rağmen taraflar arasında anlaşma sağlandığı sürece tazminat işçiye ödenebilir.

Kanunda yer verilen haklı fesih koşulları şu şekilde sıralanır:

  • İşin yapılması işin özelliğinden dolayı çalışanın sağlığı ve yaşayışı için tehlike oluşturduğunda iş akdi feshedilebilir. İşçi tam teşekküllü bir devlet hastanesinden sağlık raporu alarak bu durumu ispatlamalıdır.
  • Çalışanın sürekli görüşme halinde olduğu işveren ya da iş arkadaşının bulaşıcı hastalık veya çalışanın işi ile bağlantılı olmayan bir hastalığa tutulması durumunda sözleşme sonlandırılabilir.
  • İşçinin sahip olduğu temel haklar ya da yan hakların zamanında karşılanmaması iş akdinin feshi ve kıdem tazminatı için geçerli bir sebeptir.
  • İşveren tarafından hakarete uğrayan, tehdit edilen, cinsel taciz ya da mobbinge uğrayan işçi, sözleşmeyi sonlandırma ve kıdem tazminatı alma hakkına sahiptir.
  • Askerlik görevini yerine getirmek için görevinden ayrılan çalışan kıdem tazminatı alabilir.
  • Mevcut iş yerinin daha uzak bir bölgeye taşınması, çalışanın bulunduğu pozisyonunun düşürülmesi, çalışma saatlerine olağan dışı değişikliğe gidilmesi gibi çalışma koşullarında yapılan esaslı değişiklikler taraflar arasında anlaşmanın sonlandırılması ve kıdem tazminatı için dikkate alınabilir.
  • Yasal olarak emeklilik zamanı gelen bir işçi kıdem tazminatı almaya hak kazanır.
  • Evlenen bir kadın çalışan, evlendiği tarihten başlamak üzere 1 yıl içinde görevinden ayrılmak isterse kıdem tazminatı alabilir.
  • Sendika yöneticisi olan bir işçi iş akdini sonlandırırsa tazminat alabilir ya da iş sözleşmesini askıya alabilir.
  • Çalışanın ölmesi durumunda mirasçılar işverenden kıdem tazminatı talep edebilir.
  • Kanunda parça başı iş yapanlar için de kıdem tazminatı hakkı korunur. Bu işçilere daha düşük ödeme yaparak işten ayrılmasını sağlamak için az miktarda iş verilmesi durumunda çalışan anlaşmayı bitirebilir ve kıdem tazminatı alabilir.

Kıdem Tazminatı Nasıl Hesaplanır?

Kıdem tazminatı hesaplama için çalışanın işe girdiği ve işten çıktığı tarihler arasındaki süreyle birlikte brüt maaşı baz alınır. Brüt maaş yemek, yakacak yardımı ve yol gibi sürekli yapılan yan ödemelerin eklenmesiyle giydirilmiş brüt maaş olarak hesaplanır.

İşçinin çalıştığı her bir yılın süresi ile son ödenen giydirilmiş brüt maaş çarpılarak hak kazanılan tazminat miktarı belirlenir. Bu işlem sırasında yıl kesirleri de dikkate alınmalıdır. Arta kalan aylar güne çevrildikten sonra son brüt tutar 365’e bölünür ve böylece günlük ücret hesaplanır. Çalışma süreleri güne çevrilerek günlük ücretle çarpılır.

Kıdem tazminatında yıllık olarak taban ve tavan miktarı belirlenir. Hesaplanan tazminat tutarının yıllık tavan miktarını aşmaması halinde yalnızca damga vergisi kesilir. Tavan miktarı aşılırsa ve işveren aşan tutar için de ödeme yapacak ise gelir vergisi kesintisi yapılır. Kesilecek olan bu gelir vergisi, mevcut biriken vergi matrahına göre %15 ile % 40 arasında değişiklik gösterebilir.

Örnek vermek gerekirse; aynı iş yerinde tam olarak altı yıl görev almış ve son brüt maaşı 30.000 TL olan bir işçi, haklı sebeplerle iş akdinin feshedilmesi halinde yaklaşık olarak 180.000 TL kıdem tazminatı almaya hak kazanır.

Orka IK Yönetimi

Siz de işe başlama ve ayrılma tarihi, son brüt maaş, kümülatif vergi matrahı bilgileriyle hak edilen kıdem tazminatını yaklaşık olarak hesaplayabilirsiniz. Daha profesyonel bir IK yönetimi için Orka Bilgisayar uzmanlarından destek alabilirsiniz.

maaş bordrosu

Maaş Bordrosu Nedir? Nasıl Hazırlanır?

Maaş bordrosu, çalışanların aldıkları ücretin yasal kaydını tutan resmi bir belgedir. Çalışanların ücret bilgilerinin doğru ve şeffaf şekilde kaydedilmesi, hem mali denetimlerde hem de yasal yükümlülüklerin yerine getirilmesinde kritik öneme sahiptir. Maaş bordrosu düzenleme işlemi, çalışanların aldıkları ödeme miktarını ve yapılan kesintileri belgelendirir, bu sayede hem çalışan hem de işveren için güvenli referans noktası sunar. Aynı zamanda işçi haklarının korunmasında ve maaşla ilgili herhangi bir anlaşmazlık durumunda, kanıt olarak kullanılabilir.

maaş bordrosu

Maaş Bordrosu Nedir?

Maaş bordrosu, bir işverenin çalışanına belirli bir ödeme dönemi için yapılan ödemelerin ve kesintilerin detaylı bir dökümünü sağlayan resmi bir belgedir. Ay sonunda çalışanlara verilen belge çalışanın brüt maaşı, yapılan vergi kesintileri, sigorta primleri, varsa fazla mesai ücretleri ve diğer tüm ilgili kesintileri içerir. Maaş bordrosu, çalışanın ne kadar ve neden ödeme aldığını anlamasına yardımcı olur.

Maaş bordroları, bir çalışanın ücretinin doğru bir şekilde belgelenmesi, gelecekte referans olarak kullanılması amacıyla hazırlanır. İşverenler, muhasebe departmanları, insan kaynakları bölümleri gibi kurumsal yapılar tarafından düzenlenerek çalışanlara imzalatılır. Maaş bordrosunun düzenli olarak kaydedilmesi, hem işverenin hem de çalışanın yasal haklarının korunmasında önemli bir rol oynar. Ayrıca bordro, çalışanın emeklilik planlaması, kredi başvuruları gibi finansal işlemlerinde de kullanılabilen önemli bir belgedir.

Maaş Bordrosu Ne İşe Yarar?

Maaş bordrosu, hem işveren hem de çalışan açısından birçok önemli işleve sahiptir. Maaş bordrosu hesaplama temel fonksiyonlarını aşağıda bulabilirsiniz:

  • Maaş bordrosu, çalışanların aldıkları brüt ücret, vergi, sigorta primleri, emeklilik katkıları gibi kesintiler ve net alacakları konusunda tam şeffaflık sağlar. Çalışanların maaş hesaplamalarını anlamalarına ve herhangi bir hata veya yanlış anlama durumunda sorgulamalarına olanak tanır.
  • İşverenler için maaş bordrosu düzenleme, çeşitli yasal yükümlülükleri yerine getirme açısından zorunludur. Bordro, çalışanlara karşı yasal sorumluluklarını yerine getirdiklerini kanıtlama aracı olarak hizmet eder.
  • Maaş bordroları, hem işverenler hem de çalışanlar için önemli bir kayıt tutma aracıdır. İşverenler için mali denetimlerde, çalışanlar için ise emeklilik planlaması, vergi beyannamesi, kredi başvuruları gibi finansal işlemlerde gerekli bir dökümandır.
  • Maaşla ilgili çıkabilecek anlaşmazlıklarda, maaş bordrosu önemli bir kanıt olarak kullanılabilir. Çalışanların haklarının korunmasında ilk başvurulan belgelerden biridir.
  • Hem çalışanlar hem de işverenler için maaş bordrosu, bütçe planlaması ve finansal yönetimde kritik rol oynar.
  • Maaş bordrosunun düzenli ve şeffaf bir şekilde sağlanması, çalışanların işverenlerine olan güvenini artırarak iş yerinde genel memnuniyeti ve motivasyonu olumlu yönde etkiler.

Maaş Bordrosu Nasıl Hesaplanır?

Maaş bordrosu hesaplama süreci, çalışanın anlaşmalı brüt maaşı ile başlar. Bu maaş, iş sözleşmesinde belirtilen temel ücretin yanı sıra fazla mesai, primler ve diğer ek ödemeleri de içerebilir. Brüt maaş, çalışanın o dönem için hak ettiği toplam ödemenin temelini oluşturur.

Brüt maaştan yapılan kesintiler, çalışanın net maaşını belirleyen önemli faktörlerdir. Bu kesintiler arasında gelir dilimine göre değişen %15 ile %35 arasında değişen gelir vergisi bulunur. Üstüne yaklaşık %1 oranında işsizlik sigortası kesintisi yapılır. Çalışanın brüt maaşının belirli bir yüzdesi, genellikle %14 civarında, sağlık ve emeklilik sigortası için kesilir. Tüm kesintiler brüt maaştan düşüldükten sonra elde edilen miktar, çalışanın eline geçen net maaşıdır. Net maaş, çalışanın o ödeme dönemi için alacağı gerçek ödeme miktarını yansıtır.

Maaş Bordrosu Nasıl Hazırlanır?

Maaş bordrosu hazırlama, temelde resmi bir belge oluşturma işlemi olduğu için belirli standartlara uyması gerekir. Maaş bordrosu düzenleme işlemi, işletmenin politikalarına, çalışanların özlük haklarına ve yasal gerekliliklere göre farklı şekillerde yapılabilir. Maaş bordrosu hazırlarken aşağıdaki şartlara dikkat edilmesi gerekir.

  • Çalışanın tam adı, pozisyonu, departmanı ve bordronun ilgili olduğu ödeme dönemi gibi temel bilgiler açıkça belirtilmelidir.
  • Çalışma süresi, mesai saatleri ve varsa fazla mesai saatlerinin detaylı bir şekilde hesaplanması önemlidir.
  • Hazırlanan bilgiler, resmi maaş bordrosu formatı kapsamına uygun olarak düzenlenir.
  • Varsa yapılan kesintilerin her biri için yasal dayanak ve hesaplama yöntemi açıkça yazılmalıdır.
  • Çalışanın eline geçen net maaş miktarı, bordronun en belirgin bölümünde gösterilmelidir.
  • Maaş bordrosu, işveren veya yetkili personel tarafından kontrol edilir ve onaylanır.
  • Onaylanan maaş bordrosu, çıktısı alınarak ilgili çalışana imzalatılır ve bir kopyası işveren tarafından saklanır. İmzasız bordrolar resmiyet kazanmaz.
  • Bordro sadece kağıdın ön yüzüne yazılmalıdır. Arka yüz boş bırakılmalıdır. Eğer birden fazla sayfa gerekiyorsa her sayfa numaralandırılmalıdır.
  • Her maaş bordrosunun bir kopyası, olası denetimler veya gereksinimler için arşivlenir.

Maaş Bordrosu Nereden Alınır?

Maaş bordrolarını doğrudan işverenlerinin insan kaynakları veya muhasebe departmanlarından alabilirsiniz. Bu departmanlar, her ödeme döneminin sonunda çalışanlara fiziksel veya dijital olarak bordro sağlar. Bir diğer yöntem ise e-devlet portalını kullanmaktır:

  • Tarayıcınız üzerinden e-Devlet Kapısı web sitesine giderek işleminize başlayabilirsiniz.
  • C. kimlik numaranız ve e-Devlet şifreniz ile sisteme giriş yaparak kimliğinizi doğrulamanız gerekir. Alternatif olarak mobil imza, elektronik imza veya internet bankacılığı gibi diğer kimlik doğrulama yöntemlerini de kullanabilirsiniz.
  • Maaş bordronuzu görmek için Maliye Bakanlığı Maaş Bordrosu Sorgulama hizmetini kullanabilirsiniz.
  • Kurumun hizmetleri arasından maaş bordrosu seçeneğine tıklayarak gerekli bilgileri girebilir, sorgulamanızı tamamlayabilirsiniz.
  • Sorgulama sonucunda çıkan maaş bordrosu örneği dosyasını görüntüleyebilir ve isterseniz PDF formatında indirebilirsiniz.
orka-toplu-is-sozlesme

Toplu İş Sözleşmesi Nedir?

Ülkemizde faaliyet gösteren büyük ölçekli firmalar için toplu iş sözleşmeleri oldukça önem taşır. İşveren ve işçi arasında düzenlenen ve sonuçları bakımından ciddi yaptırımlara tabi olan toplu iş sözleşmelerinin dikkatle ele alınması gerekir. İki taraf arasında gerçekleştirilen sözleşmeler işçi ve işverenin temel çalışma şartlarını belirleme ve haklarını güvence altına alma gayesiyle yapılır. Peki, toplu iş sözleşmesi nedir, nasıl yapılır ve türleri nelerdir? Bu yazımızda büyük şirketlerin en önemli konularından olan toplu iş sözleşmesi hakkında merak edilen detayları bulabilirsiniz. İşçi sendikası ile işveren sendikası arasında yapılan iş sözleşmelerine toplu iş sözleşmesi denir. Sözleşmede işveren sendikası yerine direkt olarak işveren de bulunabilir. İşveren herhangi bir sendikaya bağlı olma zorunluluğuna sahip değildir. Sözleşmenin ana amacı iki taraf arasındaki hizmet ilişkisini belirli kurallar çerçevesine oturtmaktır. Sendikaların dahil olduğu toplu iş sözleşmesi çoğunlukla işçinin lehine kararları olan bir anlaşma niteliği taşır.

Toplu İş Sözleşmesi Nasıl Yapılır?

İşveren, herhangi bir sendikaya bağlı olduğu zaman o sendika üzerinden toplu iş sözleşmesi yapma hakkı kazanır. Belli bir sendikaya bağlı olmadan hareket eden işveren ise direkt olarak işçi sendikası ile masaya oturup sözleşme yapabilir. Toplu iş sözleşmesi hukuki anlamda ve doğurduğu sonuçlar bakımından oldukça detaylı bir şekilde düzenlenmesi gereken bir anlaşmadır. Bu nedenle sözleşmelerin alanında deneyimli ve iş hukuku kurallarına hakim avukatlarla birlikte yapılması son derece önemlidir.

Toplu iş sözleşmesi hem işçi hem de işverenin en temel anayasal haklarından birini oluşturur. Bu anlaşma, özellikle bireysel sözleşmeler üzerinden işveren karşısında güçsüz duruma düşebilecek olan işçileri daha güçlü bir pozisyona taşıma görevi görür. Sendikalar aracılığıyla gerçekleştirilen sözleşmeler işçilerin haklarını koruma altına almaya yardım eder. Bu sözleşme çerçevesinde ekonomik ve sosyal şartların yanında ana çalışma prensipleri de belirlenerek güvence altına alınır.

Toplu İş Sözleşmesi Türleri

Toplu iş sözleşmeleri taraflara göre ve tarafların taşıdığı özelliklere göre olmak üzere ikiye ayrılır. Taraflara göre yapılan toplu iş sözleşmeleri iki şekilde gerçekleşir:

  • İşçi sendikası ile işveren sendikası arasında yapılan sözleşmeler
  • İşçi ile herhangi bir sendikaya üye olmayan işveren arasında yapılan sözleşmeler

Yukarıdaki sözleşmeler prosedürleri bakımından bazı farklılıklara sahip olsa da içerik anlamında aynı şekilde düzenlenen sözleşmelerdir. Tarafların taşıdığı özelliklere göre yapılan sözleşmeler ise üçe ayrılır:

  • İş yeri toplu iş sözleşmesi
  • İşletme toplu iş sözleşmesi
  • Grup toplu iş sözleşmesi

İş yeri toplu iş sözleşmesi düzenlemek için mevcut iş yerinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasının sendikaya üye olması gerekir. Stajyer veya çırak statüsündeki kişiler sözleşmeye dahil edilmezken, kısmi veya belirli bir süre ile şirkette çalışan işçiler sözleşme kapsamına girer.

İşletme toplu iş sözleşmesi ise işletmedeki işçilerin en az yüzde 40’ının sendikaya üye olduğu durumlarda gerçekleştirilir. İşverenin birden fazla şubesi olan bir iş yeri varsa sadece bir şubede çoğunluğu sağlayan bir işletme sözleşmesi yapmak mümkün değildir. Yani tüm şubelerdeki işçilerin yüzde 40 çoğunluğu sağlaması durumunda işletme sözleşmesi yapılabilir.

Grup toplu iş sözleşmesi, birden fazla işverenin tek bir sendikaya bağlı olduğu durumlarda ve aynı iş alanında faaliyet göstermesi sonucu işçi sendikası ile yaptığı sözleşmelerdir. Bu anlaşmada işvereni temsil eden taraf ya işverenin kendisi ya da işveren sendikası olmalıdır.

Siz de toplu iş sözleşmelerinde yukarıdaki hususları dikkate alarak deneyimli avukatlar aracılığıyla sözleşmelerinizi düzenleyebilirsiniz. Orka Bilgisayar’ın sektörünüze özel insan kaynakları yazılım programlarından yararlanarak süreçleri verimli hale getirebilir, dilerseniz e-Fatura e-Defter e-SMM gibi dijital dönüşüm hizmetlerinden de faydalanabilirsiniz.

orka-gider-pusula

İşletme Giderlerini Belirlerken Dikkat Edilecekler

Vergi Kanunu gereğince şirketlerde bazı harcamalar gider olarak gösterilebilirken bazı harcamalar ise bu kapsama alınmaz. Bir harcamanın gider statüsünde olması için giderin kurum faaliyeti ile mi yoksa kişisel hayatla mı ilgili olduğu bilinmelidir. Eğer şirket faaliyeti ile ilgili olmayan harcamalar gider şeklinde kayıtlara geçirildiyse bu durumda vergi incelemesi sonucunda ilgili gider kanunen geçerli kabul edilmeyebilir ve ek vergiye tabi olabilir. Peki, işletme gideri nedir ve işleme gideri belirlenirken hangi noktalara dikkat edilmelidir? Gelin, şirketiniz için gider harcamalarınızı düzenlerken bilmeniz gereken önemli detaylara birlikte göz atalım.

İşletme Gideri Nedir?

İşletme gideri kurumun faaliyeti esnasında yapılan ve şirketin sürdürülebilirliğine katkısı olan harcamalardır. Söz konusu harcamaların hepsi gider kaydına uygun olmayabilir. Bu sebeple işletme gideri belirlerken birkaç önemli noktayı bilmek gerekir. İşletme için yapılan harcamanın kuruma fayda sağlayıp sağlamadığı, genel bir gider mi olduğu veya geçici bir harcamamı olduğu gibi konuları belirlemek önemlidir. Örneğin bir kafe, satın aldığı çay, kahve ve yiyecek gibi ürünleri gider olarak gösterebilir. Çalışan maaşları da sürekli olan ve kurum gideri olarak sayılabilen bir gider türüdür. Ancak çalışana ait aracın yakıt veya tamir harcamaları şirkete doğrudan katkısı olmadığı için gider statüsüne alınmaz. Kişisel ve keyfi olarak yapılan masraflar hiçbir koşulda işletme gideri olarak gösterilemez.

İşletme Giderleri Neleri Kapsar?

Firmaların gider olarak gösterebilecekleri ve Vergi Kanununa göre masraf olarak kabul edilebilecek bazı harcamalar vardır. Aşağıda bunların detaylarını görebilirsiniz:

  • Seyahat harcamaları: Kurumun faaliyet konusu olan alanlarda yaptığı seyahat masrafları gider olarak gösterilebilir. Bayi toplantıları, eğitimler, toplantılar, seminerler ve yapılan yolculuk harcamaları gider olarak kabul edilir.
  • Yemek harcamaları: Kurum içindeki organizasyon yemekleri, müşteri ağırlama toplantıları ve kurumun faydasına olan tüm yemek harcamaları gider olarak gösterilebilir. Yemek harcamalarını gider olarak gösterirken şirket adına ve şirketin faaliyet gösterdiği alanla uyumlu yemek giderleri kayda alınmalıdır. Ayrıca çalışan yemek kartları ve şirketi içi yemek ücretleri de bu kapsama girer.
  • Taşıt harcamaları: Firmanın hizmet alanı ile uyumlu olan taşıt ve yolculukla alakalı masraflar taşıt harcamaları kapsamında gider olarak gösterilebilir. Kurum araçlarının yakıt, sigorta ve tamir gibi masrafları bu statüde değerlendirilebilir.
  • Giyim harcamaları: İşletmenin faaliyet alanını ilgilendiren konularda yapılan giyim masrafları giyim giderleri kapsamında kabul edilebilir. Personelin hizmet sırasında giydiği kıyafetler veya inşaat şirketinde çalışanların giyim ihtiyaçları bu kapsam dahilindedir.
  • İletişim harcamaları: Şirketin iş yaparken kullandığı telefon, internet ve telsiz gibi iletişim araçlarına yaptığı harcamalar iletişim giderleri altında gösterilir. Söz konusu araçların kiralama vasıtasıyla işletmede kullanılması gerekir.

İşletme Giderleri Neleri Kapsamaz?

İşletme masrafları hazırlanırken kurumlar tarafından sıklıkla yapılan bazı hatalar vardır. Aşağıdaki maddeler şirketlerin faaliyetine katkı sağlamadığı için maliye tarafından şirket gideri olarak kabul edilmez:

  • Aile ve arkadaşlarla bir arada yapılan tatil harcamaları veya şirket için çıkılan seyahatlerde eşin yaptığı harcamalar.
  • Aileyle, yakın çevreyle veya arkadaşlarla yapılan yemek veya market harcamaları.
  • Personelin özel işleri için yaptığı araç yakıt ve tamir harcamaları.
  • Kuruma katkısı olmayan ve çalışanın özel olarak kullandığı iletişim araçları.
  • Kişisel giyim ürünleri için yapılan harcamalar.

Siz de işletmeniz için gider harcamalarını belirlerken yukarıdaki hususlara dikkat edebilir ve giderlerinizi kanuna uygun şekilde düzenleyebilirsiniz. Şirket harcamalarınızı Orka Bilgisayar’ın muhasebe programı yazılımlarıyla kolayca kayıt altına alabilirsiniz. Bunun yanında Orka Bilgisayar’ın e-Fatura, e-Defter ve E-SMM gibi e-dönüşüm yenilikleri ile hemen tanışabilir ve şirketinizi dijital alanda bir üst seviyeye taşıyabilirsiniz.

orka-imza-surkuleri

İmza Sirküleri Nedir? Nasıl Alınır?

İş yaşamında adı sıklıkla duyulan ve değerli evrak niteliği taşıyan imza sirküleri birçok ticari faaliyet için bir anahtardır. Dolayısıyla özellikle girişimciler ve beyaz yakalı çalışanlar için “İmza sirküleri ne demek?” önemli bir konu hâline gelir. İmza sirküleri ile alâkalı kullanım alanları, alabilecek kişiler, başvuru yapılması gereken kurum gibi birçok önemli detay vardır.

İmza sirküleri bir kurum/kuruluşu temsil etmeye yetkisi olan kişilerin bilgilerinin ve imzasının yer aldığı belgedir. İmza sirkülerinde temsil yetkilisinin kimlik bilgileri, kurumdaki unvanı, yetki sahibi olduğu konular, adresi ve üç adet imzası bulunur. İmza sahibinin kurum/kuruluş adına hangi faaliyetleri gerçekleştirebileceğine dair bilgiler verilir. Yani imza sahibi şirketi her hususta temsil etmeye yetkili olabildiği gibi yalnızca belli konularda da yetkilendirilebilir. Örneğin; sadece ihracat yaparken resmi kurumlardan alınması gereken evraklar için başvuru yapma konusunda yetkilendirilen bir kişi de imza sirkülerine sahip olabilir.

İmza Sirküleri Ne İşe Yarar?

İmza sirküleri resmi olarak kabul gören bir evrak olduğu için devlet kurumlarındaki işlemlerde son derece önemlidir. Bir şirket tarafından yapılan başvurularda devlet kurumları yetkili kişinin imza sirkülerini de talep eder. Böylece sunulan evraklarda bulunan imzanın gerçekten yetkili kişi tarafından atılıp atılmadığı kontrol edilebilir. Bu kontrol ve teyit etme işlemi özel şirketler arasında da olabilir. Örneğin tedarikçisi ile sözleşme imzalamak isteyen bir şirket de imza sirkülerini dosya içeriğine dahil edebilir. İmza sirkülerinin en önemli işlevlerinden biri ise sahte belge düzenlenmesi için bir engel oluşturmasıdır. Şirketler adına yapılabilecek asılsız işlemler imza sirküleri sayesinde ortaya çıkabilir. Bunun sonucu olarak da şirketler hem itibar hem malî düzen açısından yaşayabilecekleri problemlere karşı korunmuş olur. İmza sirküleri sayesinde önemli görevler ancak yetki sahibi kişiler tarafından yerine getirilir.

İmza Sirküleri Nereden Alınır?

İmza sirküleri için gerekli evraklar arasında imza sirküleri için başvuracak kişinin kimliği, şirkete ait güncel ticaret sicil gazetesi ve vergi levhası sayılabilir. Bu belgeler sunulduktan sonra imza sirküleri oluşturularak 2 nüshadan biri imza sahibine verilir, diğeri ise noterde kalır.

İmza sirküleri oluşturulurken bir süre belirlenebilir ve bu süre de imza sirkülerine işlenebilir. Ancak süre belirtilmezse geçerlilik 3 yıl sonra sona erer. İmza yetkilisinin veya unvanın değişmesi durumunda imza sirkülerinin güncellenmesi gerekir. Aynı şekilde şirket bilgilerinde değişiklik olması da imza sirkülerinin güncelliğini yitirmesine sebep olabilir. İmza sirküleri kaybolursa da notere tekrar başvuru yapmak gerekir.

İmza Sirküleri ile İlgili Diğer Önemli Bilgiler

İmza sirküleri alabilmek için notere yatırılması gereken ücretler her yıl değişiklik gösterir.  KDV, harç, damga vergisi ve değerli kağıt bedeli toplamı imza sirküleri alabilmek için ödenecek ücreti oluşturur. Birden fazla nüsha alınması durumunda da ödenecek ücrette artış olur.

Birçok işlem e-devlet üzerinden kolayca gerçekleştirilebilirken imza sirküleri alma işlemi gerçekleştirilemez. Tek yöntem notere doğrudan başvuru yapmaktır.

İmza sirkülerinin devredilmesi de söz konusudur. Bunun için yine ilgili kişilerin bilgileri ile notere başvurulması gerekir.

İmza sirküleri ile imza beyannamesi aynı nitelikte değildir. İmza beyannamesi bir tüzel kişiliği temsil etmekten ziyade bireysel başvuru ile alınan ve tamamen kişiye özgü olan bir belgedir.

İmza yetkilisinin imzasını değiştirmesi yetki durumları açısından risk taşır. Böyle bir durum olursa imza sirkülerinin değiştirilmesi gerekir. Aksi takdirde resmi işlemlerde yetkilere dair verilen onay geçersiz hâle gelebilir.

Belirli konularda noter onayıyla yetkilendirilen kişiler adına imza atmak yasal olarak suçtur. Bu nedenle evraklara atılan imzaların imza sirküleri ile uyumlu olması gerekir.

Sizler de E-fatura, e-ticaret, muhasebe programı, finans, insan kaynakları gibi işlemlerinizde Orka yazılımlarından destek alabilir, işlemlerinizi doğru ve hızlı bir şekilde tamamlayabilirsiniz.

orka-mail-order

Mail Order Nedir? Nasıl Yapılır?

Banka ve kredi kartlarının yanı sıra oluşturulan sanal kartlar, temassız ödeme gibi seçenekler alışverişi kolaylaştırmak adına geliştirilen popüler ödeme yöntemleridir. Bununla birlikte sağladığı avantajlar ve kullanım kolaylığı açısından kredi kartı ile ödeme en sık kullanılan yöntemlerden biridir. Fiziksel olarak şifre olmadan alışveriş yapmanızı sağlayan bu kartlar, online alışverişlerde de oldukça pratiktir. Güvenli ödeme sağlayan tüm web sitelerinden kart bilgilerini girerek taksitli ya da peşin seçiminin ardından ödemenizi tamamlayabilirsiniz. Mail order da tıpkı online alışverişte olduğu gibi kartın fiziksel olarak yanınızda olmasına gerek bırakmayan bir ödeme yöntemidir. Peki “Mail order ne demek?”, “Mail order nasıl açılır ve kullanılır?” gelin bu yeni ve pratik ödeme yöntemi hakkında merak edilen tüm detayları birlikte inceleyelim.

Mail Order Nedir?

Bazı durumlarda POS cihazı ile ödeme yapamayabilirsiniz ya da kredi kartınızı evde unuttuğunuz anlar olabilir. İşte bu tür durumlarda kullanılan mail order, kredi kartınız yanınızda olmadığında da ödeme yapabilmeniz için geliştirilen bir yöntemdir. Mail order, kredi kartınızla ödeme yapamadığınız, POS cihazının yanıt vermediği ya da kartınızın manyetiğinde bulunan sorunlar nedeniyle gerçekleşmeyen ödemelerde devreye girer. İnternet ya da elektrik kesintisi durumlarında da mail order ile ödeme yapmanız mümkündür. Yaşanan aksaklıklar nedeniyle tamamlanamayan alışverişlerde de büyük kolaylık sağlayan bu yöntemin en büyük avantajı sadece fiziksel alışverişlerde değil, işletmeden uzakta olsanız bile ödeme yapabilmenizi sağlamasıdır. Ancak mail order kullanımı için kartınızın bu ödeme yöntemine açık olması gerekir. Tıpkı kredi kartınızın online alışverişe açık ya da kapalı olmasını ayarladığınız gibi mail order seçeneğini de aktif/pasif hale getirebilirsiniz.

Mail Order Nasıl Yapılır?

Mail order yapmak için genellikle iki seçenek sunulur. İlk olarak işletmede yapılan alışveriş sonrası POS cihazı ile çekim işlemi gerçekleşmediğinde kredi kart bilgilerinizi POS cihazına manuel olarak girmeniz beklenir. Online alışverişlerde olduğu gibi öncelikle kart numaranızı yazmanız, ardından kartınızın son kullanım tarihi ve arkasında yer alan CVV güvenlik kodunu doğru şekilde belirtmeniz gerekir. Fiziksel olarak kartınızla ödeme yapamadığınızda bu seçenek sayesinde alışverişi tamamlayabilirsiniz. Öte yandan diğer bir seçenek ise uzaktan alışverişlerde kullanılır. Tercih ettiğiniz işletme size bir mail order formu gönderir ve bu formu doldurmanız beklenir. İlk seçenekte olduğu gibi formda yer alan kart bilgileri hanesine numara, tarih ve güvenlik kodunu, ardından alışveriş tutarını belirtmeniz gerekir. Son kontrollerinizi yaptıktan sonra formu imzalayarak işletmeye posta ya da faks olarak gönderebilirsiniz. Bunların dışında telefon yoluyla da mail order yapabilirsiniz, ancak bu seçenekte kart bilgilerinizi sözlü olarak iletmelisiniz. Mail order açmak konusunda dikkat etmeniz gereken ise kart limitidir. Kredi kartı limitiniz kadar mail order limitinizin olduğunu unutmamanız oldukça önemlidir. Çünkü meblağ, kredi kart limitinin üzerinde ise çekim başarısız olacaktır.

İşletme açısından mail order ödemelerinin hesaba geçmesi ise bankalarla yapılan anlaşmalara bağlıdır. Genellikle 1-3 gün içinde çekim gerçekleşir, ancak tutarı anında çekmek isterseniz bankanızla yaptığınız anlaşmalar çerçevesinde kesintiler söz konusu olabilir.

Mail Order Güvenli mi?

Mail order, fiziksel olarak bulunmadığınız ya da yurt dışındaki işletmelerden alışveriş imkanı sunduğu için oldukça popülerdir. Ayrıca kartınızda ya da POS cihazında kaynaklanan problemlerde de alışveriş imkanı tanır ve işlem ücretleri oldukça düşüktür. Ancak mail order yapmak tamamen risksiz değildir. Çünkü kredi kart bilgilerinizi yazılı veya sözlü olarak iletmeniz gerekir ve bu da bilgilerinizin rızanız dışında kullanım riskini artırır. Bilgileriniz 3. tarafların eline de geçebilir. Tüm bunların olmaması için hem işletmelerin hem de kart sahiplerinin önlemler alması gerekir. Bilginiz dışında yapılan alışverişler söz konusu olduğunda yasal süreç başlatabilir ve banka ile iletişim kurarak kartınızın hemen kapanmasını sağlayabilirsiniz. Ayrıca işletme de bu durumdan sorumlu tutulabileceği için işletme açısından da risk taşır. Bu nedenle işletme kart sahibinden kimlik fotokopisi, imza veya yazılı/sözlü beyan isteyebilir.

Siz de güvenlik önlemlerinizi alarak kullanıcılarınıza yeni ve kolay bir ödeme yöntemi sunmak isterseniz mail order seçeneğini tercih edebilirsiniz. Ödemelerin muhasebeleştirilmesi, uzaktan mail order yöntemini kullanan müşteriler için e-fatura oluşturulması için Orka hizmetlerinden yararlanabilirsiniz. Orka E-Fatura‘nın yanı sıra büyük kolaylık sağlayan muhasebe programı, E-Defter, Bordro programı gibi hizmetleri tercih edebilirsiniz.

orka-devlet-tesvik

Girişimcilere Verilen Devlet Teşvikleri Nelerdir?

Fransızca “entreprendre” sözcüğünden türeyen ve Türkçe karşılığı “üstlenmek” olan girişimcilik kavramı bir değer yaratma süreci olarak tanımlanır. Girişimciler ekonomik risklerin yanı sıra psikolojik ve sosyal riskleri göze alır, zaman ve çaba harcayarak iş fırsatlarını projeye dönüştürmeyi hedefler.

Girişimcilik ülke ekonomisine katkı sağlayan, istihdamı artıran ve katma değerli ürün ortaya çıkaran bir faaliyet olduğu için devlet tarafından da desteklenir. Türkiye’de devlet destekli çoğu girişimci teşvikleri Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEP) tarafından projelendirilir. Girişimcilik faaliyetleriyle ülke ekonomisine katkı sağlamak isteyen kişiler birçok farklı açıdan desteklenir. Devlet destekli girişimcilik teşvikleri eğitim ve vergi muafiyetinin yanı sıra kredi desteği olarak da verilir. AR-GE çalışmaları, yerlileştirme, büyüme ve uluslararasılaşma desteklerine ek olarak rehberlik ve danışmanlık hizmetleriyle de girişimcilerin faaliyetlerine katkı sağlanır. Bu desteklerin arasında kredi ve geri ödemesiz finansal teşvikler en merak edilen konular arasındadır.

Devlet Girişimci Destekleri

Devlet girişimci teşvikleri 2023 yılında aktif olarak 3 farklı projeye bağlı olarak verilir. Daha önceleri verilen Girişimcilik Destek Programı 2019 başı itibariyle sonlandırılmıştır.

Geleneksel Girişimcilik Destek Programı yeni kurulan işletmelerin müşteri portföyü oluşturma ve sistem oturtma sürecinde yaşadığı finansal zorlukları engellemeyi hedefler. İlk kez kurulan işletmelerin uzun süre hayatta kalıp gelişebilmesi için girişimci teşvikleri verilir.

İleri Girişimcilik Destek Programı ülke ekonomisine stratejik olarak yüksek değer katma potansiyeli olan ve belli alanlarda faaliyet yürüten yeni kurulmuş işletmelere verilir. Teknoloji, tarım, hayvancılık, tekstil, ahşap, kağıt, petrol ürünleri, maden ürünleri ve yapı ürünleri gibi birçok farklı sektörde üretim ve AR-GE çalışmaları yapmak için kurulan işletmeler bu destekten yararlanabilir.

İş Planı Ödüllü Destek Programı ile girişimcilik faaliyetlerinin desteklenmesi için düzenlenen yarışmalar sonucunda başarılı olan proje ve fikirlere özel destekler ve geri ödemesiz ödüller verilir.

  • KOSGEP ve üniversite işbirliği ile örgün eğitim süresince girişimcilik dersi alan öğrenciler için yarışmalar düzenlenir. Birinci, ikinci ve üçüncü olan projeler nakdi destek ödülü alırlar.
  • KOSGEP tarafından düzenlenen yada kabul gören farklı kurum ve kuruluşlar tarafından açılan yarışmalarda dereceye giren proje sahiplerine faaliyete başlamaları halinde nakdi ödül verilir.
  • Yurtdışı yarışmalarında derece almış projelerin Türkiye’de uygulanması yani millileştirilmesi için nakdi ödül verilir.

Girişimcilere Devlet Desteği Şartları

Girişimcilere devlet desteği şartları proje bazlı bazı farklar içerse de aynıdır. Adayların Girişimcilik Eğitimi sürecini başarıyla tamamlaması, işletmelerin gerçek ya da tüzel kişiler olarak açılması, işletmenin Kobi Bilgi Sistemi’ne kayıtlı olması ve programa başvuru öncesi en çok 1 yıl içerisinde kurulmuş olması gerekir.

İleri Girişimcilik Destek Programı başvurularında farklı olarak şu koşulları aranır:

  • Girişimcinin işletmede kurucu ortak payı en az %50 olmalıdır.
  • Girişimci Programı Faaliyet Konuları Tablosu ile belirtilen alanlarda faaliyet göstermelidir.

Başarı için Girişimcilik Eğitimi

Geleneksel Girişimci Eğitimi ve İleri Girişimci Eğitimi olarak iki farklı statüde ücretsiz olarak tüm girişimcilere uzaktan eğitim imkanı sunulur. Bu eğitimler faydalı bir proje olmanın yanı sıra teşviklerden yararlanabilmek için de bir zorunluluktur. Girişimcileri iş kurma ve yürütme sürecinde başarılı olmaları için eğitmek amaçlanır.

Siz de aklınızdaki projeyi hayata geçirmek istiyor ya da yeni kurduğunuz işletmenizi büyütmek için uğraşıyorsanız bu eğitimlere katılabilir, desteklere başvuru yapabilirsiniz. Ayrıca dijital dönüşüm sürecinde sizden istenecek olan e-Fatura, e-Defter, e-İrsaliye gibi elektronik belgeleri Orka entegratörlüğünde düzenleyebilirsiniz. Şimdi Orka online ön muhasebe modülleri ile tanışarak dijitalleşen dünyada işletmenize değer kazandırabilirsiniz.